6
Eylül 2006'da Malta'yı yenip bir güneş gibi doğduk. Macaristan, Moldova ve Yunanistan'ı art arda dize getirip güneşimizi parlattık. 4 maçta aldığımız 12 puan sonrası
"Euro 2008'e gittik" havasına girdik. 22'lik Norveç maçı uyarıydı, ciddiye almadık.
"Nasıl olsa yeneriz" diye çıktığımız Bosna deplasmanında kaybettik; güneşimizi bulutların arkasına soktuk. Malta ve Moldova rövanşlarında kaybettiğimiz puanlarla acılara büründük. Evimizde Yunanistan'a yenilip derin yaralar aldık ve güneşimizi batırdık. Kendi hatalarımızdan uçurumun eşiğine geldik. Norveç'in soğuğunda ölüm kalım düellosunu kazanıp bitkisel hayattan çıktık. Din kardeşimiz Bosna'yı yenip 2008'e gittik. Hedefe ulaştık ama çok acı çektik, Türk insanına da çok acılar çektirdik.
Emile Zola,
"Başarı her şeyi temizleyen altın yaldızlı bir alevdir" demiş. Olaya bu gözle bakar, gerçeklerle yüzleşmezsek büyük hüsranlar yaşarız. Norveç ve Bosna maçlarını kazanan kadroyu kutluyorum. Ancak bu değişim sürecinde kurulan kadronun Türkiye'yi Avrupa Şampiyonası'nda büyük hedeflere taşıyacak kapasitede olduğunu düşünmüyorum. Sırf,
'Vatan haini damgası yemeyeyim' düşüncesiyle gelen oyuncuları kucaklayamaz ve sevgi ile gelmelerini sağlayamazsak Euro 2008'e sadece
'gitmiş' oluruz. Bu konuda Terim'e büyük görev düşüyor. Çünkü
Terim, Milli Takım'ın sadece patronu değil, lideri! Bir liderin görevi, öncelikle sevgi ortamını yaratmaktır. Önemli olan, liderin değil Türkiye'nin başarısıdır.
İKİNCİ YARI TAM BİR SİNİR HARBİ Bosna maçına gelince... İlk 45'de topa daha çok sahip olan Türkiye'ydi. Ayağa pası daha iyi oynayan ise Bosna... Israrla yerden oynuyorduk ama yeterince kanat bindirmeleri yapamadığımız gibi Bosna ceza alanına düzgün ortalar da gönderemiyorduk. Hücumda da çoğalamıyorduk.
Nihat'ın şutlarıyla gol aradık ama Bosna kalecisi Adnan'ı geçemedik. Bayern'de uzaktan attığı şutlarla rakiplerine korku salan Hamit'in ayaklarında sanki pranga vardı. Attığı her şut dışarı gidiyordu. Bilerek, görerek ilk ciddi atağımızı 43'te yaptık.
Hamit-Arda-Nihat pas üçgeninde Nihat'la golü bulduk.
İkinci yarı tam bir sinir harbi içindeydik. Gol yeme korkusuyla telaş yaptık, doğru paslaşamadık. Seyirci de tiyatro seyircisi gibi kalınca Milliler'i itecek tezahüratları yapamadık, ama kazanmayı başarıp EURO 2008'e gittik.
Hayırlı olsun!
Yayın tarihi: 22 Kasım 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/22//haber,73B63C753AD94CB7BFD267CB7A1355DC.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.