"Güzel sanatlar içinde en güzeli, güzel yaşama sanatıdır!.." yazıyordu, masanın üzerinde duran Bodoit'nın (Bir şişe suyu markası) etiketinde.. Daha doğrusu Orhan okuyup tercüme etmişti bana, "Şişenin üzerinde ne yazıyor biliyor musun" diyerek..
Paris'teki bulvar kafelerinden birindeydik.. Galatasaray'ın maçı vardı da.. Hey Orhan.. Nur içinde yatsın.. O minnacık çevirisi hayatımda geç kalmış da olsa önemli bir dönüm noktası oldu..
Güzel yaşama, gerçekten bir sanat.. Hayatına güzellikler katma sanatı.. Monotonluktan, alışılagelmişten silkinme.. Yenilikler, değişiklikler yapma, güzellikleri ekleme..
Güzel Sanatlar bu silkinmeyi yapabilenler içindir işte.. İnsanlar, analarından "Güzel Sanatlar" meraklısı doğmazlar.. Hele üst düzeydeki sanatlar için insanın biraz uğraşması, kendini vermesi gerekir..
Köy, mahalle düğününde göbek atanları, horon tepenleri seyretmek hoştur, çünkü kolaydır..
Amma velakin, mesela bu akşam Cemal Reşit Rey'e gidip, dünyanın en önde gelen bale guruplarından birinden (Rus Devlet Balesi) klasik balenin en güzel örneklerinden birini (Giselle) izlemek ve izlerken zevk almak biraz çaba gerektirir.
İlk gittiğimde, daha ilk perdede operadan nefret etmiş, "İnsanlar buna nasıl tahammül ediyor" diye düşünmüştüm, 15 yaşımda.. İkinci perdede hemen önümde oturan İsmet İnönü dikkatimi çekti.. Huşu içinde dinliyordu, kulağı iyi duymadığından, kulaklığı yardımıyla, üstelik..
Utandım kendimden..
"Deden yaşında adam böylesi zevkle izliyorsa, sen de bu müziği keşfetmek zorundasın.." Öyle başladı.. Klasik müzik, resim, heykel öyle başladı bende.. İlk defasında uzak kaldım hep.. Ama ısrar ettim, devam ettim.. Isınmaya başladım. Giderek zevklerim oluşmaya, ayrışmaya başladı. Çok sevdiklerim, hiç sevmediklerim oldu, ama Güzel Sanatlar hayatıma girdi.. Dahası tiryakilik yarattı.
Anlamaya hiç çalışmadım. Anladığımı da hiç iddia etmedim.
Güzel Sanatlar duygu işidir.. Seversin, ya da sevmezsin.. Bazen anlar nefret edersin, bazen anlamaz aşık olursun.. Kadın da öyle değil mi?. Şimdi bütün bunları neden yazdım..
"Bugün, ya da yarın Galata Rıhtımı'nda 5 Nolu Antrepo'da Art İstanbul 2007 var.. 200'e yakın, resim, heykel, seramik sanatçısının eserleri.. Mutlak gidin" diyeceğim.. Bilen zaten bilir ve gidecek, sözüm onlara değil.. Sözüm "Yahu Hıncal, yazıp duruyorsun ama ben ne anlarım" diyenlere..
Güzellikler anlayanlar için değildir.. Sakın ha.. Snoplar, züppeler, kendilerini ayrıcalıklı göstermek için bu havayı yaratırlar. Kanmayın sakın.. Güzellikler herkes içindir. Ayrısız, ayrıcalıksız..
Yani sizin içindir..
Gidin, içinizdeki güzelliği keşfedin.. Güzeli seyredin ki, güzel bir gününüz olsun. Güzel bir gününüz olsun ki, güzel yaşama sanatçıları arasında siz de katılın.
Böylesi her telden güzellikleri bir araya getiren fuar türü sergilerin bir yararı da bu..
Renkler ve sesler tamamen zevke bağlıdır ya.. Her tür resmin örnekleri var bu fuarda..
Soyut, somut.. Klasik, çağdaş.. Eski, yeni.. Dolaşırken göreceksiniz ki, biri, içlerinden en az biri, içinizdeki güzelliği yakalayacak.. Bir sanat eserini beğenmiş, sevmiş olmanın gururu, keyfi de sizi "Farklı" yapacak, o an, o gün..
Güzel yaşama sanatı da bu işte.. Yaşamına fark koymak!..
Haydi bugününüzü farklı kılın!.. Koşun!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Hayata güzellikler katmak..
Yayın tarihi: 17 Kasım 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/17//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.