Sadri Alışık Tiyatrosu'nun sahnelediği Kadıncıklar oyununu büyük bir merakla bekliyordum. Geçen hafta sonu ilk gösterilerinden birini izleme fırsatı elde ettim. Tuncer Cücenoğlu'nun 1983 yılında yazdığı oyun, bir genelev ekseninde Türk kadınının nasıl "kadıncığa" dönüştüğünü anlatıyor. Daha önce 14 Numara ve Asiye Nasıl Kurtulur? gibi pek çok yapıtta benzer konular, benzer şekilde ele alınmıştı. Her nedense Türkiye'de "ezilen kadın" denilince akla önce Zürafa Sokak geliyor. Genelevde acı çeken kadınlara acıyor, onlar adına üzülüyoruz. Ama hepsi o kadar... Hatırlayın; iki eski genelev çalışanı geçen seçimlerde milletvekili aday adayı olmuştu. Ancak onlara omuz veren çıkmadı... Oyun boyunca dikkatimi çeken ise genelev kadınlarından daha ziyade, sahnedeki erkeklerin iç paralayan halleriydi. Akılları, olması gereken yerin üç karış altında bulunan, töreye boyun eğip, elini kana bulayan, kadınların tahakkümü altında inim inim inleyen, bir baltaya sap olamamış erkek güruhu bende daha fazla acıma hissi yarattı. Bu çerçeveden baktığımda kadıncıklara değil, "erkekçiklere" daha fazla acıdım!.. Kerem Alışık "Çaycı Parlak" rolüyle damaklarımıza yine çok özlediğimiz o Sadri Alışık lezzetlerini çalıyor. Songül Öden, elinden geleni yapıyor. Nurseli İdiz, sahnede, televizyondakinden iki misli büyüyor. Oya İnci her repliğinde "Ben oyuncuyum" diyor. Ve Yeşim Kızılçeç... Topal genelev patroniçesi rolünde harikalar yaratıyor. Eğer bu sezonu ödülsüz geçirirse çok yazık olur. Bu yıl İstiklal'deki Küçük Sahne'de "büyük" bir oyun sahneleniyor. Kaçırmayın derim.
Bugünkü Tüm Yazıları
Kadıncıklar mı, erkekçikler mi?
Yayın tarihi: 15 Kasım 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/15/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.