YENİÇERİLER, "istemezük" dediğinde, sadrazam, hatta padişah kellesi uçardı. Daha sonra, Yeniçeri teşkilâtı kaldırıldı. Bundan böyle, siyasete askerin müdahalesi olmayacağı düşünüldü. Ama özellikle, İttihat Terakki döneminde ve bilhassa 1913'ten sonra, ordu siyasete ağırlığını koydu.
Askerin bugünkü zihniyetinde, ordunun modernleşmesinde önemli bir rol oynayan Von der Goldz'ün etkisini görüyoruz. Goldz, subayların özel bir toplumsal sınıf olduğunu düşünmenin yanı sıra, siyasetçilere bırakılamayacak kadar önem taşıyan siyasetin, ordunun gözetimi ve denetimi altında gelişmesinden yanaydı.
Ben anahtar cümleyi, tarihçi Prof. Şükrü Hanioğlu'nun bir kitabında buldum: "Siyasetin, bir rejim savunuculuğu-karşıtlığı çerçevesinde yapılmasının tabibir neticesi de,
'Siyasetin, siyasetçilere bırakılamayacak kadar ehemmiyetli bir faaliyet mertebesine' yükseltilmesidir. Bunun sonucunda ise, bürokrasiden silâhlı kuvvetlere uzanan toplumsal aktörler,
kendilerini rejim koruyuculuğu çerçevesinde siyaset yapmakla yükümlü görmektedir. Temsile dayanmayan kurumların yaptığı siyaset yüceltilerek rejimin korunması, bir ulvi fedakârlık olarak kutsanırken, temsile dayanan siyasete, memleketi nereye götüreceği belli olmayan şahısların macerası olarak yaklaşılmaktadır."
Yayın tarihi: 13 Kasım 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/13//haber,5E3E3AD9006441528A52411034387F37.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.