Azıcık futbol

1. Son dönemde yetişen "en komple" futbolcu Mehmet Topuz. Sahada özgür ama çok sorumlu ve hırslı, akıllı, yetenekli ve takımı hep ileri taşıyan, iki ayaktan çıkan paslar ve şutlarla sürekli pozisyon ve gol kralı yaratan oyununu izleyip de mesela Milli Takım'da, sağ kanatta tramvay yapabilmeyi anlamış değilim.
2. Beşiktaş'ın "muhteşem" taraftarı, yönetim "PAF'la çıkarız" dediğinde, anketlere göre yüzde 90 aynı fikirdeydi. Protesto, o yüzden biraz da kendine kendine. Belki tek doğru, "sağlam ile çürük" arasında ahlaki ayrım yapabilme gayreti.
3. "Beşiktaş'ı 100'üncü yılda biz şampiyon yaptık" demek, ima ettikleri ahlak dışı başka şey yoksa, başta Lucescu, yönetimin diğer üyeleri, Zago, Ronaldo, Cordoba, Giunti, Tayfur, Sergen, Tümer, İbrahim, İlhan, Ahmet ve tüm futbolculara, taraftara, tarihe, bir de rakiplere büyük saygısızlık.
4. Edu' ya haksız karttan sonra yenilmiş takımın hocası olarak, sükûnet ve terbiyeyle Zico, futbol bir yana, kişilik dersi vermeye devam ediyor. Ama bir eksik var: Sempatikliği, futbolculuğu büyük, son maçtaki hataları da büyük Roberto Carlos' un şişe suyu bilerek yardımcı hakemin yüzüne boşaltması, şöhret kulesinden o şöhretsiz futbol emekçisini aşağılaması, ne Nouma' nın şorttaki elinden, ne Manisalı kaleci Bülent' in geçen yıl hakemi ittirmesinden daha hafif.
Ama, "akıllı ve duyarlı" bildiğim bir gazeteci kardeş, Emre' nin kol hareketine haklı olarak çok tepki duyduktan sonra, Carlos' unkinde ekranda kikirdiyorsa, bir tuhaflık vardır bizde. Aynı, "Su şakası kızdırdı" diye başlık atabilen meslektaşlar gibi. Biz gazeteciyiz, o Roberto Carlos, diğeri ise sıradan bir yardımcı hakem diye mi!
5. Büyük takımda tutunamayan iki "yıldız". Trabzonlu Ceyhun ile Denizlili Yusuf. Aralarındaki fark bir maçta çıktı: Biri sürekli çatışıyor, diğeri çalışıyor. Biri maçı seyredip ayağına gelen topla oynuyor, diğeri defansa da koşup takımı her an oynatmaya uğraşıyor. O yüzden biri en azından bir kente mal olurken, ötekinin eli hep valizinde kalacak.