kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Kasım 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'İnsan ırkının ümidi demokrasidedir'

Yeni Aktüel dergisi, son sayısında Isaac F. Marcosson'ın 1923 yılında Atatürk ile yaptığı mülakatı sayfalarına taşıdı. Atatürk görüşmede demokrasiyi insan ırkının ümidi olarak nitelendiriyor..
Amerika'da yayın hayatı bugün de süren 'The Saturday Evening Post' dergisinin yazarı Isaac F. Marcosson, Temmuz 1923'te Ankara'ya gelmiş, Mustafa Kemal Atatürk ve Latife Hanım ile bir röportaj yapmıştı. Bu görüşmeyle Marcosson'ın Anadolu gezisindeki izlenimlerinden oluşan yazı ilk kez Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi'nin 1 Kasım 1984 tarihli birinci sayısında Prof. Ergun Özbudun'un Türkçe çevirisiyle yayımlandı. İşte 20 Ekim 1923 tarihli "Kemal Paşa" başlıklı yazıdan çarpıcı bölümler ve röportajın tam metnini Yeni Aktüel dergisi sayfalarına taşıdı. Atatürk görüşmede Marcosson'un "Sizin için devlet yönetiminde ideal nedir?" sorusuna şu cevabı veriyor: "Pan-İslamizm, din ortaklığına dayanan bir federasyon demekti. Pan- Turanizm ise ırka dayanan aynı çeşit bir çaba ve ihtiras ortaklığını temsil ediyordu. Her ikisi de yanlıştı. Pan-İslamizm fikri, asırlar önce Viyana kapılarında, Türklerin Avrupa'da ulaştıkları en kuzey noktada öldü. Pan-Turanizm de, Doğu ovalarında mahvolup gitti. Bu hareketler fetih fikrine dayanıyorlardı. Uzun yıllar emperyalizm Avrupa'ya hâkim oldu. Ancak emperyalizm ölüme mahkûmdur. Bunun cevabını Almanya'nın, Avusturya'nın, Rusya'nın ve geçmişteki Türkiye'nin yıkılışında bulursunuz. Demokrasi, insan ırkının ümididir."

KENDİ KADERİNİ TAYİN
Yeni Türkiye'nin temelindeki fikrin bu olduğunun altını çizen Mustafa Kemal "Biz zor kullanma, fetih istemiyoruz. Kendi ekonomik ve siyasal kaderimizi kendimizin tayin etmesine müsaade edilmesini istiyoruz. Şunu da ilave edeyim ki, bu demokrasi, Amerikan düşüncesini temsil eder" diyor. Osmanlı İmparatorluğu'nu yayılma, kuvvet ve zor kelimeleriyle tanımlayan Atatürk şöyle devam ediyor: "Woodrow Wilson'ın gayet iyi ifade ettiği self-determinasyon (kendi kaderini tayin) idealine dayanan, Türklere ait bir Türkiye istiyoruz. Bu milliyetçilik demektir ama Avrupa'nın pek çok yerlerinde self-determinasyon'u engelleyen bencil türden bir milliyetçilik değil. Ne de keyfi gümrük duvarları ve sınırlar demek. Bizim milliyetçiliğimiz ticarette açık kapıyı, ekonominin yeniden canlandırılmasını, bir vatanda beliren gerçek anlamda ülkesel bir vatanseverliği ifade eder."
Haberin fotoğrafları