kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Kasım 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ŞELALE KADAK

GAP'ı tuz 'gap'tı, Urfa'da tarımın yarısı hint kenevirine esir oldu!

Aşırı sulama sonucu GAP'ta 15 bin hektar arazi tuzlandı. Kaybolan topraklara dikkat çekmek için TEMA ve Koç Vakfı'nın hazırladığı belgeselde Urfa'da tarım üretiminin %58'inin esrar yapımında da kullanılan hint kenevirine kaydığı anlatıldı .
Yine Urfa yolundayız. Yanımızda 80'ini çoktan geride bırakmış yaşsız insan, 'Yaprak Dede' Nihat Gökyiğit var. Bilmem onu size biraz daha anlatmama gerek var mı? Türkiye çöl olmasın, her köy kalkınsın, her yerde ağaç bitsin, suyumuzun kıymetini bilelim diye adım adım gidilmedik yer bırakmadı Türkiye'de. Bu da yetmedi, Orta Asya'ya gitti. Korkunç bir çevre felaketi yaşayan, Orta Asya'daki Aral Gölü'nde hayatı sona erdiren olayları bir belgeselle tarihe kazıdı. TEMA Vakfı adına destek olduğu 'Çölün Mavi Gözü: Aral' belgeseli gösterildiği her ülkede müthiş izler bırakıyor şu sıra.
Nihat Gökyiğit, bir zamanların en büyük balık kaynağı olan ve sonra birbiri ardına yapılan yanlışlarla önce tuzlanan ardından kimyasal ilaçların da etkisiyle bir yaşam alanı olmaktan çıkan Aral Gölü için belgesel yaptırırken, sanırım bizim de kendi ülkemizde böylesi bir felakete yaklaştığımızı düşünmemişti!
Oysa tam 28 asır sonra gerçekleşen bir düş, son birkaç yıldır gözle görülür bir şekilde 'aşırı sulama' ve bunun sonucu olarak 'topraktaki aşırı tuzlanma' nedeniyle bir kabusa dönüşmek üzere.
"Mezopotamya'nın Büyük Düşü GAP". Nihat Gökyiğit'in kendi vakfı, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç'un da Koç Vakfı kanalıyla destek olduğu çarpıcı belgesel işte bu ismi taşıyor.
Henüz çok da geç kalınmış değil. Çünkü ne de olsa Güney Doğu Anadolu'yu suyla kavuşturan GAP bitmiş değil ve bütün topraklar sulanmadığından, toprakların sadece yüzde 10'unun tuzlandığı belirtiliyor. Ama işte sözün bittiği yer. Şu güne kadar Güney Doğu'da sayısız toplantı yapıldı ve aşırı sulamanın getirdiği tuzlanma tehlikesi anlatıldı. Ancak kimse anlamadı. Ne devlet, ne yerel yönetimler, ne aşiret ağaları ne de zavallı köylüler.