kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Kasım 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Sessiz Fırtına dizisindeki aşk sahneleri merakla bekleniyor.

Mafyanın sevişme sorunu

Sami TOSUN
03.11.2007
Parayı bulan mafyacı, mafyacılığı bırakamıyorsa, bu memleket bitmiş demektir. Ayrıca mafya dizilerinde karşı cinsler arasında hiçbir ciddi temas olmadığının farkında mısınız? Hatta tehlikenin farkında mısınız?..
Eh, madem herkes vurmaya, kırmaya giderek daha meraklı hale geldi, bu hafta da ekranlarımızın vurdulu-kırdılı, nur topu mafya dizisi Sessiz Fırtına'dan söz ederek bir giriş yapalım. Evet efendim, Sessiz Fırtına müthiş bir yaratıcılık örneği senaryoya sahip. Geleneksel olarak mafya işleriyle uğraşan ailenin babası, aslında iyi bir babadır. Oğlunu en güzel okullarda okutmuş, Amerika'da master derecesi yaptırmış, "Babacığım, artık şu mafyoz işleri bıraksak, bak yeterince mal mülk yaptık," serzenişlerine, "İyi de bıraktığımız zaman hasımlarımız bizi çizer, yoksa ben de istemez miyim bırakmayı," diye makul yanıtlar vermiştir. Yine de öldürülmekten kurtulamamıştır. Tabii holdingi kurduktan sonra pis iş yapmak kimsenin işine gelmez; taşerondan bol ne var? İkincisi, babanın tezi bizzat kendi yaşamıyla çürütülmüştür; o işleri bırakmayınca da çizilmiştir. Söz konusu rahmetli babanın veliahtı ve genetik olarak bir saati tam 12'den vurabilme kapasitesine sahip esas oğlan Erkan Petekkaya'yı ise biz daha önceden de en kötü dizi senaryosu denemelerinden olan Köpek'ten ve daha sonra Beyaz Gelincik'ten tanıyoruz. Fakat, Petekkaya'nın esas yeteneği otobiyografi yazarlığı üzerinedir, bilir miydiniz? Bakınız, şöyle yazıyor internetteki biyografisinde: "Bundan tam 33 yıl önce Zodyak'ın Yay Burcu'na tekamül ettiği bir kış günü dünyaya gelir. Her yıl 12 Aralık gününü özel bir gün olarak sevdikleriyle kutlamaya devam eder. Babası Akın Petekkaya kalender ve çocuklarıyla dostluklar kurabilen ender babalardan biri. Anne Şeref Hanım da keza şefkatli bir anne. Kız kardeşi Ayşe doğduktan sonra hiç kıskançlık krizlerine girmez Erkan Petekkaya. Zira onların ailesinde paylaşımcılık ve sonsuz sevgi esastır..."

NAİFLİK KRALİÇESİ ARZUM
Genellikle oyuncu biyografilerinde çocukken kız kardeşini kıskanıp kıskanmadığı bilgisi yer almaz, ama Petekkaya, biz hayranları merak edebilir diye bu bilgileri gani gani vermekten çekinmez. Tabii 'tekamül' gibi sözleri özellikle burçlarla yoğurması ve anlamsız bir durum yaratması, sürreal bir kapasitesi olduğunu da göstermekte. Biz sanatın her halini sever, bağrımıza basarız; sürreal olması mesele değil. Neyse tabii, biz bu işlerden ziyade, holdingde çalışan, hem zeki, hem sülün misali alımlı hanımla sürreal mafya veliahtının birbirine âşık olacağını sezmekteyiz. Bu rolde, kendi adını taşıyan mutfak robotu reklam filminde başarılı bir performans sergilemiş ebedi ve ezeli naiflik kraliçesi olduğunun mümkün mertebe farkında olan bir Arzum Onan vardır. Fakat, bu dizide de karşımıza aynı sorun çıkıyor. "Ne sorunu?" diye sorduğunuzu duyar gibi oldum. Efendim, dikkat ediyorum da, son dönem mafya dizilerinde bir sevişememe sorunu var. Misal, Kurtlar Vadisi'nde Polat Alemdar, benim bildiğim sadece bir kere sevişti. O da daha dizi yeni başladığında, Özgü Namal pek bir ısrar etmişti.

POLAT'IN SİVİLCELERİ ÇIKTI
Şimdi, Arzum Onan iki taraflı bir basınçla karşı karşıya; hem gerçek hayatta Mehmet Aslantuğ ile yürüttüğü düzeyli beraberlik, hem de senaryo icabı holdinge sızma faaliyetleri için görevlendirilmiş gizli bir Emniyet mensubu olması, rol icabı sevişememe sorunu doğuracaktır ki, biz ekran başındakiler, mafya filmlerinde herhangi bir icraat göremediğimiz için sinir bozukluğu yaşıyoruz. Toplum bu şekilde yönlendirilmez ki. Bakın, Polat Alemdar'ın alnında sivilceler çıktı. Nefise Karatay'a bakıp bakıp iç geçiriyor. Aslına bakarsanız, mafya dizilerinin temel problemi budur ve derhal çözülmelidir. Yoksa bakır ustaları gibi, racon ustaları da birer birer tarihe karışacak. Sessiz Fırtına'da da sadece gönül fırtınaları kopacaksa, biz 'mafyadizisi- severler'in beklentileri karşılanmayacaktır. Nitekim Eşref Saati de, hem zayıf bir kabadayı komedisidir, hem oradan da bir iş çıkmayacağı görülmüştür. İlgililere...