kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Kasım 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Evren çıplak heykeli yasakladı, kendisi çıplak resim yaptı

Yeni Haber
Erdal İnönü "Anılar ve Düşünceler" adlı 5 ciltlik kitabında yaşamının değişik bölümlerinden alınmış bazı olayları kendinde bıraktığı izlenimleri, yol açtığı düşünceleri kendi kaleminden anlatıyor.

İnönü, kitabının ücüncü cildinde siyasi yaşamından ve seçim gezilerine ilişkin anılara yer veriyor. Erdal İnönü, kitaplarında anı ve düşüncelerine yer verirken belli bir tarih sıralaması izlemeden, okul anılarından, yurt dışı anılarına siyasetten aile yaşamına kadar bir çok konuda yaşamından kesintiler sunuyor. Bu bölümde ise İnönü seçim yenilgisinden, seçim başarısına seçmenin tepkisinden çıkarabildiği derslere ve akademik kariyeriyle ilgili anılara düşüncelerini katarak yer veriyor. İnönü'yü etkilen bazı anıları şöyle:

HİZİP OLUŞMASINDAN NİYE KORKUYORSUN?

İlerde çok karşılaşacağımız hizip kavramından ne anladığımı iyice belirtmenin yeri geldi sanırım. Hizip Arapça'da parti anlamına geliyor. Bizdeki kullanışında ise bir parti içindeki kendi başına örgütlenmiş, yönetimden bağımsız olarak hareket eden büyük bir grup anlaşılıyor. SODEP'in ilk günlerinde tanıştığım bir partili. Toksözlü bir arkadaşım bana, "Hizip oluşmasından niye bu kadar korkuyorsun?, Biz seçime girerken elbette ittifaklar yapmak, bir grup içinde yer almak zorunludur. Aksi halde hiçbir seçimi kazanamazsınız. Hiçbir yere seçilemezsiniz. Bu yüzden hizipleşmek siyasetin doğasında vardır. Yadırganacak bir şey değildir" demişti. Bana o zaman doğru gibi görünen bu savunmadaki aldatmayı sonradan fark ettim. Hizip dediğimiz oluşum bambaşka bir varlık. Adeta parti içinde başka bir parti. Lideri var. Asıl olumsuzluk şurada ki temel amaçları partinin hedeflerini gerçekleştirmek değil.

ÖZAL KONUŞUNCA BEBEK MIŞIL MIŞIL UYUYOR

Bizi çağırmadıkları için ilgi göstermediğimiz televizyon programlarını izleyenlerin, üzerinde birleştikleri bir gözlem vardı. Turgut Özal halka iletişimi gerçekleştiren en iyi liderdi. Bu gözlemi en iyi dile getiren ise usta karikatür sanatçısı Nehar Tüblek oldu. Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan ve çok beğendiğim bir karikatürde iki tablo çizilmişti. Birincisinde bir oda içinde beşikte sallanırken, durmadan, 'ınga, ınga' diye ağlayan bir bebekle onu susturmak için boş yere beşiği sallayan bir kadın görüyoruz. İkinci bir tabloda ise kadın, odanın dışından kapıyı aralamış, içeriye hayretle bakıyor. Çünkü odadaki televizyonda Özal konuşuyor bebek mışıl mışıl uyuyor.

Nevşehirli değerli bir heykeltıraş bana ilginç bin anısını anlattı. Birkaç yıl Samsun'da Atatürk'ün Kurutuluş Savaşı'na başlamasını simgeleyecek ve "İlk Adım" adı verilecek bir anıt-heykel yapılması kararlaştırılmış ve yarışma açılmış. Yarışmada Atatürk'ü at üzerinde, yanında birkaç genç kız ve birkaç genç erkekle birlikte gösteren heykel tasarımı birinci olmuş. Fakat heykeli gören Kenan Evren yasaklamış. Evren gençlerin çıplak gözterilmesine itiraz etmiş. Bunu anlatan arkadaşım, "Nasıl Olur böyle bir şey. Ne karışabilin benim sanatıma. Devlet başkanı da olsa böyle bir şeye hakkı yok. Dava edeceğim. Bunun sonucu ne oldu davayı kazandı mı bilmem ama Evren'in kendisi insan vücudunun sanattaki değerini keşfettiğini yaptığı çıplak resimleriyle göstermişti.

DÜŞTÜM.. DÜŞÜŞÜMÜŞÜNCEMİ DOĞRULADI


Bir gezi sırasında küçük bir kaza geçirdim. Önemli bir şey olmadı ama insanın ne zaman kazaya uğradığı konusundaki düşüncemi doğruladı. Ulukışla'dan Yenikent'e doğru giderken, Taşpınar kasabasının yanından geçiliyordu. Programa göre uğramayacaktık. Açıkçası gitmek istemiyordum. Taşpınar'lılar önümüzü kestiler ısrar ettiler. İstemeye istemeye kabul ettim. Arabadan indim. Köylüleri selamlamak için yanlarına yaklaşırken, ayağım kaydı sırt üztü yere düştüm. Fena halde canım yandı. O zaman düşündüm. İşta kazaların aslında amacına inanılmayan, ya da gereksiz olan bir hareket yapılırken, meydana geldiğini düşünüyordum. Buradaki düşüşüm bu düşüncemi doğruluyor.

ERDAL İNÖNÜ HİNT HOROZU GİBİ

Bu düşüşüm daha sonra Cumhuriyet Gazetesi'nde ayrıntılı yazıldı. Daha sonra bir yazıda bir partilinin beni "Hint Horozuna" benzetildiği şu şekilde yazıldı: "Erdal Beyin politikanın tadını aldığı kanısı var çok kişide. Erdal Bey Hint Horozu gibi. Hint Horozu dayağı yedikçe kavganın içine alana dalar"

(ANKA)