Terör örgütü PKK'nın son saldırıları üzerine, Türkiye'de uzun süredir dağınık olan
"devletin ortak aklı" da birlikte çalışmaya başladı.
Ayrılıklar terk edildi, ortak hedef için
"akıl buluşması" gerçekleşti.
Birkaç çatlak ses dışında, sokaktaki insandan Cumhurbaşkanı'na, muhalefet liderlerinden Başbakan'a, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kadar hemen herkesin mesajı da üslubu da aynı.
Gelinen zeminde herkes birlikte hareket ediyor; içinden farklı bir sesin çıkmaması için özel gayret sarf ediyor...
"Bekleyin dediler..." Nitekim, CHP lideri
Deniz Baykal da dünkü sohbetimizde K.Irak'taki gelişmeler konusu açılınca söze şu cümleyle başladı:
"Bilinçli olarak bir şeyler söylemek istemiyorum..." Ardından,
"Her an her şey olabilir" deyip suskunluğunun gerekçesini açıkladı:
"Bize, en yukarıdan (Çankaya) bekleyin dediler; biz de bekliyoruz. Sabırla olgunlukla, bir milli dayanışma içinde bekleyeceğiz..." ABD'den gelen son açıklamalara bakıldığında, Başbakan
Erdoğan'ın 5 Kasım'daki Washington gezisinden çok fazla bir beklentisi olmadığını söylemekle yetindi.
Baykal, bunun ötesinde konuşmak istemedi.
Görüldüğü gibi ana muhalefet partisi de
"devletin ortak aklının çalışması" için gayret içinde...
Bunun başka göstergeleri de var.
Örneklersek;
Erdoğan'ın son demeçlerindeki üslup, Türk Silahlı Kuvvetleri ile aynı paralelde...
Genelkurmay Başkanı Org.
Yaşar Büyükanıt da tezkerenin hazırlanması dahil, her konuyu hükümet ile müzakere içinde götürdüklerini vurgulayıp, bir çok spekülasyona kapıyı kapattı.
Türkiye istemeden asla Bu açıdan içerde yükselen ulusalcı dalga, sadece PKK'ya karşı duruşun yansıması olarak algılanmamalı.
Türkiye'nin bölgeyi ulusal çıkarları doğrultusunda yönlendirme çabasının da yansıması olarak görülmeli.
Çünkü, Türkiye Irak'ın kuzeyindeki gelişmeleri bugüne kadar ulusal çıkarına tehdit unsuru olarak gördü.
Irak'ın üniter yapısının, toprak bütünlüğünün bozulmaması gerektiğini her zeminde kayda geçirdi.
Bundan dolayı Ankara'nın, sadece PKK meselesini bitirip sorunu çözmekle yetinme noktasında kalacağı zannedilmemeli.
Türkiye, kendi istemi dışında bölgeyi dizayn etmek isteyenlere, bu emellerine ulaşamayacaklarını göstermek istiyor.
Arzu etmediği plan ve parselasyonun, bölgede hayata geçirilme şansının bulunmadığı mesajını veriyor.
Kabul edelim ki, uluslararası arenadaki gelişmeler de Türkiye'nin elindeki kozları daha da güçlendirdi.
Öyle görülüyor ki, bu gelişmeler Türkiye için Kuzey Irak'ı
"yakın gelecekte stratejik milli sorun olmaktan" çıkaracak.
Büyük güç olmak, bazen var olan gücü uygulamadan sorunu çözmekten geçer.
Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nın da vurguladığı gibi,
"çözülmüyorsa da gereği yapılır..." Türkiye Cumhuriyeti'nin 84 yıllık geçmişi de bunun kanıtlarıyla doludur.
Bayramımız kutlu olsun...
Yayın tarihi: 30 Ekim 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/30//haber,7D39ECC135844C5DB5A3B8FF52B068DA.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.