kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
NAZLI ILICAK

Sokak çocukluğundan lezzet imparatorluğuna

Her seyahat yeni ilişkiler kurulmasına vesile olur. Bu defa da Londra'da Sofra lokantalarının sahibi Hüseyin Özer ile tanıştım. Sokak çocukluğundan, "lezzetin zirvesine" tırmanabilen bir adamın başarı öyküsünü kısa bir yazıda elbette anlatamam; sadece satır başlarıyla yetinelim.
Anne ve babası terk ediyorlar onu; her biri kendi yoluna giderken, Hüseyin ortada kalıyor. Annesinin eşi, Ankara'ya bir otobüs bileti alıp, bir tanıdıklarının yanına gönderiyor Hüseyin'i. O tanıdık askere gidince, küçücük yaşında kelimenin tam anlamıyla "sokak çocuğu" oluyor. Sokakta yatıp kalkıyor; önce çakmak gazı satarak, sonra lokantalarda komilik yaparak hayata tutunmaya çalışıyor. Pidecilik onun ilk işi. Hiç okumuyor; sadece lisan öğreniyor ve bir şekilde İngiltere'ye kapağı atıyor. Önce başkasının lokantasında çalışıyor; sonra ufak ufak kendi işini kuruyor.
Sofra lokantasının mönüsüne baktığınızda, pidenin tarihçesini görürsünüz. Hüseyin Özer'in iddiasına göre, Pers Kralı Büyük Darius (M.Ö. 521486), yassı bir ekmek pişirip, üzerine peynir koymuş. Yaygın bir söylentiye göre, 15. yüzyılda bir Osmanlı denizcisi, İtalya'nın bir liman şehrinde bu pidelerden yerken, kendisine yediğinin ne olduğunu soranlara, "Pide"
cevabı vermiş fakat, ağzı dolu olduğu için, "Pize" anlaşılmış. Daha sonra da, "pizza" dünya çapında yaygınlaşmış.
Hüseyin Özer, "Pide, Pizza'nın büyük babasıdır" diyor. Nitekim lokantasında, "Pidezza" başlığı altında "Lahmazza" (Lahmacunun farklı bir biçimi) ile karışık peynirli pidezzalar sunuyor. Londra'da Türk kebapçılar var ama, Sofra, yüksek seviyedeki İngilizlere hitap eden, Türk mutfağını Batı damak tadıyla da bütünleştiren farklı bir mekân.
Londra'dan yazdığım için, Hüseyin Özer'in resmini çekip gönderemedim. Fakat, tip itibariyle size tarif etmek gerekirse, ünlü Fransız düşünür Voltaire'e benzediğini söyleyebilirim. Voltaire, düşünce hayatının aydınlanmasının ve köklü reformların yolunu açmıştı. Hüseyin Özer ise, Türk mutfağını, yabancıların lezzet anlayışıyla birleştirerek, gastronomi dünyasında önemli bir reform gerçekleştirmiş.