"Neden Türkiye' ye gelen bir işletme, namını sürdürmekte zorlanıyor, hatta beceremiyor?" Evet, bu cümle beni çok etkiledi. Bu e-mail'i bana atan ve daha sonra da arayan; okuyucum Ahu Çağlayan Acar... Eleştirisini dile getirmek için beni aramasının sebebi ise sık sık dünyaca ünlü restoranların Türkiye'ye gelişini anlatmam. 18 Nisan 2007'de Rainforest Cafe'nin İstinye Park'ın içinde açılacağını ilk ben yazmıştım. Bu yüzden Ahu Hanım bana yazmış. Hem de neler neler...
NE PASTASI?
Aynen şöyle diyor; "Rainforest Cafe'de oğlumun birinci doğum gününü kutlamak için Utku Acar adına 12 kişilik rezervasyon yaptrdıım. Yetkili ile 15 dakika detaylar üzerinde konuştuk. Masanın diğer masalardan farklı olacağını, dışarıdan pasta kabul etmediklerini, benim seçeceğim bir konsepte uygun olarak pastadan tabaklara kadar her detayı bizzat kendilerinin hazırlayacaklarını söylediler. Ben de kurbağa figürünü seçtim, anlaştık. Günü gelince de kalktık gittik. Bir de ne görelim? Rezervasyon 6 kişilik yapılmış. Alelacele başka bir yer ayarladılar, sıkışarak oturduk. Tabii masamızın diğer masalardan hiçbir farkı yoktu. Servis tabakları beyazdı, 'Neyse' dedim ona da. Sıra pastaya geldi. Oğlum ile 'Pasta, pasta' diye bağırıyoruz ve garsona 'Pasta gelebilir' diyoruz. 'Ne pastası?' diyor. Durumu anlatıyorum, özür diliyorlar ve hemen aşağıdaki Pelit'ten sıradan bir pasta geliyor. Misafirlere nasıl rezil oldum, tahmin edersiniz sanırım. Sonra garson geri geldi. Benim telefonda konuştuğum kişi işten ayrılmış.
İSİMLERİ ZİYAN OLUYOR
O yüzden bu detaylar atlanmış. Ama bir şekilde rezervasyonumuz 6 kişilik de olsa yapılmış. Tüm bunlar olurken oranın yöneticisi tamamen alakasız ve isteksizdi. Umursamaz tavırlar içinde bulunup, yanımıza bile gelmedi. Garson ise özür dilemekten terledi. Hesabı öderken pastayı da yazmışlar. Çok büyük işletme hatası yaptıklarını söyledim ama nafile... Sizce bu kadar isim yapıp Türkiye'ye gelen bir kafenin ismini, cismini bu adamlara ziyan ettirtmek ve bütün emekleri boşa harcatmak Rainforest Cafe'ye haksızlık değil mi? Neden Türkiye'ye gelen bir işletme, bu namı sürdürmekte zorlanıyor, hatta beceremiyor?"
BURASI TÜRKİYE...
Ahu Hanım, sırf çocukları çok seviyor diye Londra'ya, Rainforest'a giden biri. Yani hayatında ilk kez burayı görmüyor. Durum ve vaziyetten haberdar. Bu mekanın Türkiye'de açılacağını duyduğunda mutlu olan, sonra ise yaşadıklarıyla hevesi kursağında kalan biri. Yaşananlar gerçekten üzücü. Bence, Ahu Hanım'ın Rainforest için yaptığı eleştirilerden bütün işletmeler kendi payına düşeni almalı. Şimdi mekandan, "Yeni açıldık, her şey oturmamıştı" diye bir savunma gelecektir. Ancak hiçbir gerekçe, yapılan ayıbın mazereti olamaz. Hele ki söz konusu olan dünyaca ünlü bir marka ise, müşterinin beklentisi bu ünün hakkının verilmesi doğrultusunda oluyor. Ancak maalesef "Burası Türkiye" dedirten haller, anlaşılan bu alanda da yakamızı bırakmıyor. Yazık...
Bugünkü Tüm Yazıları
Rainforest'tan şikayet var!
Yayın tarihi: 25 Ekim 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/25/gny/ozedincik.html
Tüm hakları saklıdır.