Basında F.Bahçe yankları
Özge AYDIN /SABAH İNTERNET
Avrupa Şampiyonlar Ligi (G) Grubu'nda Fenerbahçe, 3. maçında, deplasmanda Hollanda ekibi PSV Eindhoven ile 0-0 berabere kaldı. Sarı-lacivertli futbolcuların sahaya yansıttığı oyun spor yazarlarından geçer not aldı. Basında çıkan yorumlar şöyle;
AHMET ÇAKAR: FENER İSTEDİĞİNİ ALDI (SABAH)
Maçın ilk dakikasından son dakikasına kadar Fenerbahçe ne istiyorsa yaptı. Oyunun her bölümünde çok iyi oynadı, ama son paslarda biraz becerikli olsalar ya da bazı pozisyonlarda biraz şanslı olsalar işi bitirip İstanbul'a dönmüşlerdi. Karşılaşmanın en güzel tarafı Fenerbahçe'nin neredeyse kalesinde tek pozisyon vermemesi oldu.
Belki de Fenerbahçe'nin Avrupa tarihinde takım savunmasının bu kadar iyi olduğu bir maçı hatırlamıyoruz. Ama dedik ya, son vuruşlardaki zaafiyet Fenerbahçe'nin İstanbul'a galip dönmesini engelledi.
Fenerbahçe'nin takdir edilecek bir diğer yanı da, üstün pas yüzdesi ve ayaklarındaki topu kolay kolay kaybetmeyişleri. Bu böylesine maçlarda o kadar önemli ki, hem baskı yemiyorsunuz hem de top sizde kaldıkça rakibin direnci dakika dakika azalıyor. Deivid iyi değildi, Zico onu dışarı almadan hakem oyundan attı. Ama iyi niyetli maç yöneten İngiliz hakem bizce Deivid'e haksız bir kırmızı kart gösterdi .
Gruplar öncesi ümitsizdim, ama şu anda Fenerbahçe'nin ilk ikiye girmemesi bundan sonra sürpriz olur.
GÜRCAN BİLGİÇ: ÖĞRENSİNLER BAKALIM (SABAH)
Aslında bir gün önce işaretler gelmişti. Zico, Saracoğlu'ndaki son maçın 11'ini Lugano haricinde değiştirmeden çıktı sahaya. "PSV'den bana ne?" der gibi değildi, diyordu. Basın toplantısında da "Kazanmaya geldik" dedi. Bildiği bir şey varmış gibi.
20 dakikada ipleri de eline aldı F.Bahçe, PSV'nın havasını da.
Hollandalı arkadaşlar "Yusuf" ile tanıştılar. Brezilya asıllı, Türk işi korku filmi Konya maçının Lig TV'den üç dakikalık özetlerini seyreden, Kovermars'ı yedek bırakmazdı. Yardımcı başrolü Koeman'a veriyorum. Bu noktada Zico'nun hakkını teslim edelim. Geçen seneki final maçlarına da "umursamaz" çıkmış, güvenli havasını takıma yansıtmış, hiç birinde eğilip bükülmemişti.
Türkiye'ye yeni bir gurur fırsatı yarattı F.Bahçe. Avrupalılar "Ç" harfinde zorlanırlar, onlar da "efsaneyi" söylemeyi öğrensinler bakalım.
SELÇUK YULA: HELAL OLSUN SİZE (FOTOMAÇ)
Maçtan bir gün önce otelde takımla beraberdim. Gerek Volkan Ballı olsun, gerek futbolcular olsun buraya beraberlik için değil, kesinlikle galibiyet için geldiklerini söylediler. Ama Allah bilir ya benim gönlümde, "Beraberlik de bize yeter" düşüncesi yatıyordu. Fakat, maç başlayıp dakikalar ilerledikçe Fenerbahçe'nin PSV'den daha organize bir takım olduğunu gördüm ve bu maçta kaybedilecek puanlara yanacağımı anladım.
Deivid'in kırmızı kart pozisyonunda tribünden gördüğüm kadarıyla kartlık bir pozisyon yok. Eğer gördüklerim doğruysa gerçekten çok yazık oldu. Çünkü 11'e 11'e oynasak yüzde yüz yenerdik. Aldığımız puan çok önemli ve bu gruptan çıkacağız.
Fenerbahçe'nin futbolcuları maçtan önce bir nebze olsun bu acılara deva olabilmek için sahaya çıktılar. Ve bir anlamda şehitlerimiz ve aileleri için oynadılar. Bunu çok yakından biliyorum, yerlisi yabancısı, hepsi aynı istek ve hırs içindeydiler. O yüzden 'helal'lerinizi hiçbirinden esirgemeyin.
NECATİ BİLGİÇ: HAKEME RAĞMEN (FOTOMAÇ)
Fenerbahçe, Hollanda şampiyonu PSV karşısında galip gelecek bir futbol oynamasına rağmen Semih'in ıskaları ve İngiliz hakemin çok ağır kırmızı kart kararıyla sahadan golsüz beraberlikle ayrılarak gruptan çıkma umudunu sürdürdü.
Özet olarak Fenerbahçe önemli eksiklerine ve 10 kişi kalmasına rağmen PSV'den daha üstün bir takım olduğunu ortaya koydu. Çok sayıda pozisyon buldu ve galibiyeti kaçırdı. Elde edilen bir puan da deplasmanda geldiği ve rakibin avantajını kaldırdığı için güzel bir sonuç sayılmalıdır.
ERMAN TOROĞLU: 2 BALIK KAÇTI (HÜRRİYET)
BU tip maçlar çok koşan, çok basan, çok mücadele eden futbolcularla neticelenmiyor. Bunların hepsi olacak ama arada öyle 2-3 tane futbolcu olacak ki, maça, rakibe ve hakeme ağırlığını koyacak.
Bence Fenerbahçe, hem Moskova'da hem Eindhoven'da çok büyük iki balık kaçırdı. İki rakibi de kendi evinde şaşkın yakaladı, halledemedi. İnşallah kendi evinde onların pozisyonuna düşmez. Hakem, bence kırmızıda hatalıydı. Ama art niyetli değildi.
Fenerbahçe, dün gece kaybetmedi ama böyle bir rakibe karşı neden kazanamadı, onun hesabını yapması lazım. Yani bardak yarıya kadar dolu mu, yarısı boş mu? Bence dün gece Fenerbahçe'nin burdan galip ayrılması gerekirdi. Aynen Moskova'da yapıldığı gibi.
CAN BARTU: ŞAHSİYETLİ MÜCADELE (HÜRRİYET)
FENERBAHÇE iyi oynadı. Mücadeleciydi, zamanında topu kullandı. Bir tane gol adamı (Deivid) oyundan atıldı. Takımın beyni (Alex) oyundan çıkmak zorunda kaldı.
Maça baktığımızda, evet PSV, Fenerbahçe'den daha hızlı oynadı, ama pozisyonu yoktu. Fenerbahçe'nin pozisyonu vardı. Semih mükemmel oynadı. Hava topu aldı, arkadaşlarına indirdi, iyi paslar verdi. Yapabileceklerinin en iyisini yaptı. Bakıyorsun, 18 içinde çoğalan bir Fenerbahçe vardı. Şahsiyetli bir mücadele gösterdi. Yaklaşık 25 dakikada 10 kişi oynadı. Tebrik etmek lazım. Avrupa'ya iyi alıştı Fenerbahçe.
çok şey değişebilirdi. Hadi diyelim son bölümde Deivid atıldı, o dönemde Alex çıkmamış olsa, F.Bahçe önemli pozisyonlar bulabilirdi. Çünkü rakibi üstüne gelecek, Alex gibi top becerisi yüksek bir futbolcunun atacağı uzun paslar da PSV'yi daha zor durumda bırakabilecekti. Bu olmayınca F.Bahçe bu avantajını da kaybetti. İki oyuncudan mahrum kalınca F.Bahçe'nin gücü % 25 azaldı.
F.Bahçe 1 puan aldı, ama bu PSV yenilmeyecek takım değildi.
MEHMET DEMİRKOL: ASLA YENİLMEYENE BÜYÜK ALKIŞLAR (MİLLİYET)
Fenerbahçe'nin savunmada zaman zaman kopukluk yaşadığını düşünebilirsiniz. Ama anlayışlı olmalı. Çünkü sezon hazırlığına başladıklarından bu yana böyle bir tempoyu, hatta yarısını bile görmediler. İşte bu yüzden ayakta alkışlamalı genel performanslarını.
Ve böyle bir tempoda bir kişi eksik kalırsanız dengeler allak bullak olabilir. Fenerbahçe bu duruma da direndi. Deivid'in atılışının hayatımda gördüğüm en garip kararlardan biri olduğunu söyleyebilirim. Bu kararı ancak bir İngiliz hakem verebilirdi. Biliyorsunuz Ada söz konusu olduğunda dünyanın her yerinden farklı bir oyun yorumu oluyor. Ancak bu onun da ötesindeydi. Evet karar garip. Ama şunu da söylemek lazım. Dün Deivid ve Vederson bu maçı gereğinden fazla bir oranda vitrin olarak kullandı. 2 pas alternatifiyle gol pozisyonuna koşarken topa böyle yapışmak, illa şut kovalamak olacak şey değil. Üstüne de o faulü yapmak. Sezonun en iyi çıkışını yapan Deivid'den beklenmeyecek bir şahsilik!
ZEKİ ÇOL: BU SKORA ÜZÜLELİM Mİ, SEVİNELİM Mİ? (ZAMAN)
İlk yarı golsüz bittiğinde, ne yalan söyleyeyim; skora sevinemedim. Çünkü PSV, hiç de üretken oynamıyordu. Güya ev sahibiydi. Ancak oyunda belirgin bir üstünlüğü yoktu.
Fenerbahçe, evet rakibini oynatmıyordu; ama kendisi de oynayamıyordu. Alex'in tutukluğu, Deivid'in aşırı top kayıpları, birçok atağı daha olgunlaşmadan öldürdü. Oysa Fenerbahçe, biraz organize ataklarla rakip kaleye gidebilse rahatlıkla gol atabilecekti. 35. dakikada Alex sakatlığı nedeniyle çıktı.
F.Bahçe son derece akıllı, dikkatli ve başarılı takım savunmasıyla bu önemli maçtan bir puanla ayrıldı. Bana sorarsanız önemli bir fırsat kaçtı. Çünkü PSV, sahasında yenilmesi gereken takımdı.
Yayın tarihi: 24 Ekim 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/24//haber,6F6DD850E5DB429BAC7A5C8CCEFD25D0.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.