Geçen gün Hülya Avşar ile ilgili duyduğum gerçek, bana şunu hatırlattı: "20'li yaşlardaki genç bir kadının 'sevilme' gereksinimine ihtiyacı varken, 40'lı yaşlardaki bir kadınının da 'güvenebileceği' bir erkeğe ihtiyacı var." 20'li yaşlardaki bir kadın, aşkı, güvene tercih ederken; 40'lı yaşlardaki bir kadın da, güveni, aşka tercih ediyor. Tıpkı 40'lı yaşlarını süren Hülya Avşar gibi. Hülya Avşar da bir zamanlar 'gerçek bir aşk' yaşadığı Ali Güven'le, sonradan karşısına çıkan ve büyük bir 'güven' duyduğu Sadettin Saran arasında gelgitler yaşamış. Hatta iki erkeğin yarattığı girdaptan kurtulmak için de, eş- dosttan akıl almış. En sonunda da Güven'i, Saran'a tercih etmese de; 'güven'i, 'aşk'a tercih etmiş. Hülya Avşar gibi orta yaş kadınları tutkuyla hiç ilgisi olmayan, tutkudan kaynaklanmayan bir şeylerin arayışı içinde olurlar hep. O aradığı şeyin adı da 'güven'dir. Bunun nedeni de; orta yaş kadının, o saatten sonra maceraya atılacak ne zamanı kalmıştır, ne de kendine güveni. Hatta çoğu zaman kendilerinden çok, sahip olduğu çocukları düşünürler. Hem kendisinin güvenebileceği bir erkekle birlikte olmak isterler, hem de çocuklarının anlaşacağı bir adamla birlikte olmayı. O saatten sonra da Hülya Avşar gibi orta yaş kadınları, karşılarına çıkan aşktan vazgeçip, kendilerine güven telkin eden erkeğin, kendi hayatlarına girmesine müsaade ederler. Ayrıca şunu da unutmayın ki; bir kadının sahip olduğu malvarlığı, onun hayattaki tek güvencesi değildir. Kadının parayla birlikte istediği diğer şeyse; güven duyabileceği bir erkeğin, hayatında yer almasıdır. Anlaşılan Ali Güven de bu yüzden kaybetmiş. Ne yazık ki, bu işlerde iyi bir aşık olmak yetmiyor. Bazen de bir kadını sarıp sarmalamasını bilen, hatta güvenle 'Saran!' birisi olmak gerekiyor.
Yayın tarihi: 23 Ekim 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/23/gny/haber,F6722DDD2FD94B018FA82C1AD05E820E.html
Tüm hakları saklıdır.