Bugün gibi hatırlıyorum. Birkaç yıl önce bayan arkadaşım bir söz söyledi. Dedi ki: "Daha az gelenekçi, daha özgün kalan yanlarımı eğitmek istiyorum." O yıllar arkadaşım henüz yeni evlenmişti. Ben de ona dedim ki; "Büyük lokma ye; ama büyük konuşma!" Geçen hafta anladım ki, akıp giden yıllar beni haklı çıkarmış. Arkadaşım, bu yıl kötü bir yaz geçirmiş. Kötü bir yaz geçirmesine neden olan da kocasıymış. "Ne oldu?" diye sorduğumda, ondan hiç beklemediğim bir cevap aldım: "Artık geyşa olmaya karar verdim!" Acı acı yüzüne baktım. O ise başladı anlatmaya... "Bir ara kocamın işleri çok kötüye gitti. Onun için projeler ürettim. 2 yıl içinde kendini toparladı. Şu an eskisinden de daha başarılı bir işadamı. Ama, bu sefer de başka bir sorun ortaya çıktı. Benim sayemde elde ettiği başarıyı, tek taraflı sahiplenmeye başladı. Bütün bunlar yetmemiş gibi de, çevremdeki bazı evli arkadaşlarım, gözümün içine baka baka kocamı ayartmaya kalkışıyorlar." "Kocan bu olup bitenlere ne diyor?" dedim. "Sen bana ne yaptın ki?" dedi. O gün yine şunu anladım ki, başarılı olmuş erkeklerin klasik cevabıdır bu. Bence işin tuhaf olan kısmı aslında bu değil. Esas tuhaf olan şey; gelenekselci yapıyı reddeden, daha özgün kalan yanlarını eğitmek isteyen bir kadının, kocasını elde tutmak için geyşalığa soyunması. Peki, arkadaşım doğru olan şeyi mi yapıyor? Bence "Evet." Daha az gelenekçi olup, daha özgün kalan yanınızı eğitmeye kalktığınızda, başka bir kadın gelip kocanızı kapıveriyor. Ayrıca şunu da unutmayın ki, yaşama uymak gerekiyor. Bence gerekiyorsa, evinizin ya da kocanızın geyşası olmaktan hiç çekinmeyin. Şayet geyşa olma gibi bir düşünceniz yoksa da, gerçeklere karşı yenileceğinizi asla unutmayın.
Yayın tarihi: 23 Ekim 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/23/gny/haber,3CD289BB0CA942F3AFB4144D899C2A33.html
Tüm hakları saklıdır.