Kadınlar hakkında yazı yazan hemen herkesin bir 'kadın dönemleri' ayrımı vardır. Kimi yaşına, kimi psikolojisine, kimi fizyolojisine göre ayrım yapar. Genelde en popüler ayrım, kadının 'yaş dönemlerine' göre yapılan ayrımlardır. Mesela, 20 yaşındaki kadın 'futbol topu' gibidir. 22 erkek birden onun peşinden koşar. 25 yaşındaki kadın 'basket topu' gibidir. 10 erkek aynı anda peşinden koşar. 50 yaşına gelmiş kadın ise 'pinpon topu' gibidir. Herkes onu bir diğerine atar! 20'li yaşlarda biraz tecrübesizliğine, biraz 'taze'liğine güvenen kadın, erkeklere istediğini yaptırmakta, onları peşinden koşturup sürüm sürüm süründürmektedir. Bu yaşta çeşit çeşit erkekler denenir, hepsinden bir demet yapılır, sonunda da doğru erkeği bulamamanın hüznü yaşanır. Bu arada yıllar su misali akar gider ve 30'lu yaşlara gelinir. Kadın için artık, o türküdeki gibi 'aşağıdan, yukarıdan yolun sonu görünüyor' sinyallerinin alındığı dönem başlamaktadır. '30 yaş sendromu' kapıyı çalmıştır artık... Bu yaşa gelmiş bir kadın kendine şu soruyu sorar: "Artık gençlik döneminde değilim. Biyolojik olarak çocuk yapma yaşım da geçiyor. Şimdi ben ne yapacağım?" Birçok kadını bu psikolojiye sokan şey ne acaba? Bana göre, 30 yaş sınırı kadın için bir dönüm noktası. Bu yaş, kadın için serüvenin bittiği, mülâkatın başladığı bir dönemdir. Boyu boyuna, huyu huyuna uygun bir erkek arar durur. Doğal olarak kadın, bu yaştan sonra en önemli şeyi arıyordur kendisi için; 'güven'i...
ESKORT ERKEK ŞİRKETİ
Artık maceraya atılacak zamanı kalmamıştır. Yaşla birlikte, annelik içgüdüsü kadına baskı yapmaktadır. Çünkü çocuk, kadınların bir erkek olmadan yapamayacağı hemen hemen tek şeydir. (Sperm bankasını boşverin siz!) Kısa süreli blok ilişkilerinden sonra, ilk defa yalnız kalan bir kadın arkadaşım bu yazıyı yazmama vesile oldu. Bir akşam vakti işten çıkıp eve geldiğinde, çantasını salona fırlatmış ve yine şarkıdaki gibi demiş ki; "Selam yalnızlık! Ben geldim." Sonrası malum. Oturmuş hüngür hüngür ağlamış. Sonuç; Gitgide büyüyen 'Amazonlar Ordusu' ortaya çıkmış durumda. Böyle giderse 'eskort erkek şirketi' kuralım önerisi getireceğim ama feministler yine bana kızacak. Hiç olmazsa kadınlar bir partiye, bir davete giderken yanlarında doğru düzgün, konuşmasını bilen bir adam aramak zorunda kalmazlar diye düşündüm. Bakarsınız, onlardan birine aşık olup evlenen bile çıkabilir. Ne dersiniz?
Yayın tarihi: 9 Ekim 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/09/gny/haber,4B6C5F26D8D4411D83D2895B55111B88.html
Tüm hakları saklıdır.