kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Silahı bırak, Meclis'e gel

Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, PKK'lıların "Eve Dönüş Yasası"ndan halen yararlanabileceklerini belirterek, "Terör örgütü silahı bırakacak. Silahı bırakarak bir defa artık şehirli olacak. Dağı terk edecek. Bunu başardığı anda, bu kararı verebildiği anda, ben inanıyorum ki ülkemizde onlar da aileleriyle beraber huzuru yakalayacak ve bölge de aradığı huzura, istikrara çok daha süratle kavuşacak. Burada bizim derdimiz yapılacak bir şey varsa Parlamento çatısı altında gelirsin yaparsın ve burada siyasetle, gereken odur" dedi.

Kanal 24'ün canlı yayınına katılan Başbakan Erdoğan, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin PKK'ya yönelik olarak "Silahları bırakın gidin Türk parlamentosunda demokrasi mücadelenizi orda verin" sözleri hatırlatılarak sorulan "silahlı tedbirin yanı sıra eli kana bulaşmamış dağdaki insanların topluma kazandırması konusunda yeni proje geliştirilebilir mi" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Proje var zaten, 'eve dönüş yasası' var. Halen yürürlükte. Kullanabilirler, manisi yok. Biz bunu bunun için çıkardık. Yolu bunun için açtık. Ama maalesef bunu bir tuzak diye takdim ettiler. Terör örgütü 'bu bir tuzaktır' dedi. 'Sakın dönmeyin', öyle dediler. Bunun da enine boyuna oturduk Genelkurmayımızla müzakeresini yaptık ve adımımızı buna göre attık" şeklinde yanıtladı.

22 Temmuz seçimlerinin ardından PKK eylemlerinin artmasını da Başbakan Erdoğan, PKK'nın taban kaybetmesi olarak değerlendirdi. Türkiye'de bölgeler arasında ciddi bir dengesizlik yaşandığını dile getiren Erdoğan, şimdiye kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya 8.5 katrilyon yapıldığını söyledi.

"TERÖRİST DAĞI TERKEDECEK ŞEHİRLİ OLACAK"

Erdoğan şöyle konuştu:
"Devlet millet kaynaşmasını engelleyen duvar kalktı. Şimdi burada terörist, terör örgütü silahı bırakacak. Silahı bırakarak bir defa artık şehirli olacak. Dağı terk edecek. Bunu başardığı anda, bu kararı verebildiği anda, ben inanıyorum ki ülkemizde onlar da aileleriyle beraber huzuru yakalayacak ve bölge de aradığı huzura, istikrara çok daha süratle kavuşacak. Burada bizim derdimiz, yapılacak bir şey varsa, parlamento çatısı altında gelirsin yaparsın, burada siyasetle, gereken odur."

"DTP'LİLER BASKI GÖRÜYOR MU?"


Başbakan Erdoğan, "Parlamento çatısı altında DTP'lilerin sert muamele gördüğü" iddialarının hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:
"Bana göre eğer 'sert muamele görüyorlar' türü bir yaklaşım olursa bu sert muamele değil. Olay şu; çok açık net söyleyeyim. Şimdi Amerikası, AB üyesi ülkeler hepsi PKK'yı bir terör örgütü olarak ilan ederken kalkıp da Parlamento'nun çatısı altında olan bu parti, PKK'ya terör örgütü diyemezse, hala 'kardeşimiz' derse, 'arka bahçemizdir' derse nasıl olacak da o zaman kalkıp da biz, birlik, beraberlik, bir dayanışma içerisinde olacağız?"

"AKP'DE 50 KÜRT MİLLETVEKİLİ VAR"

Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"Kürt vatandaşlarımızı adeta terör örgütünün kaynağı gibi ilan etmek çok büyük yanlış olur. Böyle bir şey asla yoktur. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Onun içinden çıkmış 3 bin -5 bin terörist kalkıp binlerce, on binlerce benim Kürt orijinli vatandaşlarımı gölgede bırakamaz. Her topluluğun içinden bunlar çıkabilir. Kaldı ki terör örgütünün içinden Suriye'den gelen liderler, kadroların içinde yer alanlar da var. Aynı şekilde İran'dan da var. Orda da PJAK aynı şekilde. Benim partimin içerisinde sayılarını kesin olarak belirlemedim ama 50 civarında Kürt kökenli vatandaşım milletvekilidir. Bizimle beraber bölgeye hizmet için çalışıyorlar. Böyle bir ayırımcılığı kim düşünüyorsa çok ciddi bir yanlış yapar ve bu ülkeye ihanet etmiş olur. Türk milleti ifadesi ile ortaya konulan şey sadece bir anayasal vatandaşlık noktasındadır. Benim Kürt vatandaşıma da saygı duyacaksın, Türk vatandaşıma da saygı duyacaksın. Öbür tarafta Laz'ına, Arnavut'una da, Boşnak'ına da saygı duyacaksınız."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak'ın kuzeyine yönelik sınır ötesi operasyona ilişkin tezkerenin TBMM'de kabul edilmesinin ardından Iraklı yöneticilerin yaptıkları açıklamaları olumlu bularak, "Herşeyi Irak'tan beklemekten öte birinci derecede Amerika'dan bekliyoruz. Koalisyon güçleri, Amerika başka olmak üzere burada adım atmalıdır" dedi.

Erdoğan, Kuzey Irak'a yönelik sınır ötesi operasyonla ilgili tezkerenin Meclis'te 507 oyla kabul edilmesinden dolayı "müteşekkir" olduğunu söyledi. Erdoğan, bu kadar yüksek kabul oyu çıkmasını tezkerenin zamanlamasının iyi yapılmış olmasına bağladı.

Başbakan Erdoğan, konunun seçim öncesinde de gündeme geldiğini belirterek, "Seçim öncesi konuşulduğunda da biz hükümet olarak gerekli istişareleri, müzakereleri kurumlarımızla yine yaptık ama o gün için böyle bir adımın atılması için erken olduğu kaanati bizlerde hasıl oldu. Bu da haklılığımızı ortaya koydu" dedi.

"SABRIN BİR SONU VAR"

Erdoğan, Irak'ın kuzeyindeki gelişmelerin artık rahatsız edici boyutlara ulaştığını belirterek, "Tabi ki sabrın bir sonu var ve biz bu adeta sabır testinde büyük devlet olmanın gereğini yerine getirelim istedik ve olgunlukla olayların üzerine gittik, duygusallığı buna karıştırmayalım istedik" şeklinde konuştu.

Irak'ta yönetim krizinin yaşandığını dile getiren Erdoğan olası bir operasyonun Irak'taki sonuçlarının önemine dikkat çekti. Başbakan Erdoğan, eski Irak Başbakanı İbrahim El Caferi ve bugünkü Irak Başbakanı Nuri El Maliki ile 4 kez bir araya geldiklerini ve son olarak Maliki ile bir mutabakat metninin imzalandığını kaydederek, daha sonra Iraklı yetkililerle yaşanan görüşmeleri anlattı.

Erdoğan, Maliki'nin kendisini arayarak Türkiye'ye iki ayrı heyet göndermek istediği şeklinde teklifte bulunduğunu belirterek şunları söyledi:
"Bizim için gelmesinin bir mahsuru yok. Ancak bu heyetlerin gelmesi bizim yol haritasını şu anda değiştirmez. 'Biz oyalanmak istemiyoruz' bu ifadeyi kendilerine kullandım. Çünkü oyalama dönemi bitti. Çünkü biz bu oyalamadan bıktık. Mekanizma dendi mekanizmayı kurduk. Başta Amerika olmak üzere koalisyon güçleri, merkezi yönetim maalesef beklenen neticeyi alamadık. Terör örgütüne karşı en ufak bir yaptırım olmadı. Ve şimdi hala yine Türkiye'den beklenirse artık bizim vereceğimiz bir şey kalmadı" şeklinde konuştu.

"GÜCÜN YETMİYORSA GEREKLİ DESTEĞİ VERİRİZ"

Maliki'nin "görüşmelerden netice alamazsak bu operasyonları beraber yapalım" teklifinde bulunduğunu ve tezkerenin çıkmasının ardından da Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'nin PKK'ya "Irak'ı terk et" şeklindeki açıklamalarını hatırlatan Erdoğan, "O açıklamada da ben sayın Zebari'nin daha öncekinden farklı bir yaklaşım içinde olumlu bir yaklaşım içinde olduğunu gördüm. Talabani'nin PKK'nın Irak'ı terk etmesi noktasındaki tavrıŞimdi 'terk edin burayı' demek işi bitirmiyor. Yani 'terk etmeleri için ne yaptın, ne yapıyorsun' önemli olan bu. Buna gücün yetmiyorsa söylersin bu konuda gerekli desteği, yardımı da başkaları vermiyorsa biz size veririz. Beraber yapalım denildiğine göre beraber bu adımları atarız" diye konuştu.

"EN BAŞTA ABD ADIM ATMALI"

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Irak'a Komşu Ülkeler Toplantılarını Türkiye'nin başlattığını hatırlatarak, bunun Türkiye'nin samimiyetini gösterdiğini söyledi. Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"Her şeyi Irak'tan beklemekten öte birinci derecede Amerika'dan bekliyoruz. Koalisyon güçleri, Amerika başka olmak üzere burada adım atmalıdır. Merkezi yönetim bu noktada adım atmalıdır. Böylece bizim Irak'ın kuzeyindeki terör örgütünün konuşlanmasına yönelik oradan bazı somut neticeler almamız gerekiyor."

"İSTANBUL ZİRVESİ BİRÇOK ŞEYE GEBE"

Kasım ayının başında İstanbul'da Irak'a Komşu Ülkeler Zirvesi'nin yapılacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, bu zirvenin birçok şeye gebe olabileceğini söyledi. Erdoğan, zirveye katılan ülkelerle ortak bir karar alınacağı gibi terörle mücadele konusunda bir sekretaryanın da oluşmuş olabileceğini kaydetti.

Erdoğan, Irak ve ABD yönetiminden somut bir beklentinin olup olmadığı şeklindeki bir soruyu ise şöyle yanıtladı:

"Şu anda süreç işliyor. Yol haritası çalışıyor. Bizim onlardan taleplerimiz belli. Ve bu taleplere karşı bu süreç içerisinde uygulamayı göreceğiz. Uygulama olumlu olduğu sürece beraber yürürüz. Ama dediğimiz gibi beklediğimiz neticeler alınmadığı zaman da belirlenen o yol haritasını uygulamaya koyarız."
"Yol haritasıyla ilgili bir belirlenen bir takvim var mı?" sorusunu da Erdoğan, "Böyle bir takvim belirlenmiş olsa bile bunu açıklamam mümkün mü? Bunlar açıklanarak yapılacak işler değil. Yetkiyi biz bunun için aldık. Eğer yetki alınmamış olsaydı o zaman davulla zurnayla hareket yapıyor olurduk" diye yanıtladı.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de ABD aleyhtarı kampanyaların başlatılmasını doğru bulmadığını belirterek, Türkiye ile ABD arasında yaşanan sorunları "Dostlar arasında sorunlar olmaz mı? Olur... Ama bu sorunları oturursunuz, konuşursunuz, çözersiniz. Bazılarını zamana bırakırsınız. Ama kalkıp da o dostluğu düşmanlığa çevirmek tehlikelidir" diye değerlendirdi.

ABD İLE İLİŞKİLER


Başbakan Erdoğan, Kanal 24 Televizyonu'nda gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan, 5 Kasım'da ABD'ye yapacağı ziyarette ABD Başkanı George Bush ile Irak meselesi ve Ermeni iddialarıyla ilgili konuları uzun uzadıya görüşeceğini belirtti. Türkiye'de ABD aleyhtarı bir kampanya oluşturulmasını doğru bulmadığını belirten Erdoğan şunları söyledi:

"Bizim Amerika olan bu ilişkilerimizin anlık olmadığını bir defa hepimizin kabullenmesi lazım. Şimdi bazı çevrelerin Türkiye'de bir Amerikan aleyhtarlığı kampanyası başlatmalarını ben doğru bulmuyorum. Şimdi adeta üniversitelerde falan böyle televizyon kanallarında bazı oturumlarda bu tür kampanyaları doğru bulmuyorum. Dostlar arasında sorunlar olmaz mı? Olur... Ama bu sorunları oturursunuz, konuşursunuz, çözersiniz. Bazılarını zamana bırakırsınız. Ama kalkıp da o dostluğu düşmanlığa çevirmek tehlikelidir. O zaman siz geleceğe yönelik negatif bir süreci başlatmış olursunuz. Bu bakımdan dikkatli olmaya ve kapıyı açık tutmaya her zaman açık tutmaya mecbursunuz. Çünkü o kapı size bir gün lazım olabilir." Erdoğan, 5 Kasım'da yapacağı ziyarette sınır ötesi harekatla ilgili durumu neticeye bağlamak istediğini söyledi.

"TÜRKİYE KİMSEDEN İZİN ALMAZ"

Türkiye'nin olası bir sınır ötesi operasyonla ilgili herhangi bir yerden izin almayacağını ifade eden Erdoğan, "Türkiye'nin herhangi bir yerden falan izinmiş bunlara ihtiyacı yok. Türkiye'de alışılmış bazı şeyler var. Yok, icazet alırmış falan çok ayıp şeyler, çirkin şeyler. Kendi ülkesinin Başbakanı için bu tür şeyleri düşünenler çok büyük zaafın içindedir. Belki bunların eski alışkanlıklar vardır veya kendilerini aynada öyle görüyor olabilirler. Ama AK Parti iktidarının Başbakanı şu 5 sene içinde böyle bir zaafın içinde olmamıştır. Bundan sonra da olmaz" dedi.

"DİASPORA İKİLİ İLİŞKİLERE KURŞUN SIKIYOR"

Ermeni diasporasının çok basit çıkar hesaplarıyla uğraştığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Ermeni diyasporasının Türkiye'nin ABD ile olan ilişkilerine "kurşun sıktığını" ve Türkiye ile Ermenistan arasında gelecekte olabilecek olumlu ilişkileri de şimdiden yok ettiğini söyledi. (ANKA)

301. MADDE

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesiyle ilgili olarak, 1. fıkranın gerekçesinde yeralan "Türk milleti" ifadesinin değiştirilmesiyle sorunun çözüleceğini açıkladı.

Kanal 24'de yayınlanan "Ankara Masası" programına katılan Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de değiştirilmesini destekleyeceğini açıkladığı TCK'nın 301. maddesiyle ilgili şu değerlendirmede bulundu:

"Kişisel yaklaşımım 301'in 1. fıkrasıyla alakalı. Orada madde aynen korunabilir ama gerekçesinde, oradaki 'Türk milleti' ifadesinin, bir etnik unsur anlamında değil, anayasal vatandaşlıkla alakalı olduğu, gerekçesinde bildirildiğinde bu iş çözülmüş olur. İkinci bir konu da yurt içi ve yurt dışı suçta yüzde 50 bir artış söz konusu. Orda da bence yurt içinde de yurt dışında da bunun karşılığı neyse ceza olarak aynı olmalıdır. Yani içerde farklı dışarıda farklı olmasını yanlış buluyorum. Diğer 2. ve 4 fıkraları da çıkarmak suretiyle bu iş çözülür diyorum. Bu benim kendi kanaatim."

Erdoğan, yarın yapılacak referandumla ilgili olarak da vatandaşlardan sandığa giderek "evet" oyu kullanmalarını istedi.

ANKA