Savaşın bile hukuku ve ahlaki kuralları vardır. Devletle terör örgütü arasındaki fark da burada yatar.
Devlet yaptırım gücünü, düşmanla mücadelesini hukuk kuralları içinde yapmak zorundadır.
Bu kurallar sayesinde insanlar toplum olarak yaşayabilmekte, devletler birbirlerinin hakkına saygı duymakta.
Bu kuralları çiğneyen devletler olmadı mı tarihte?
Elbette oldu...
Ama çoğu bedelini ağır bir biçimde ödedi.
Nazi Almanyası bunun en çarpıcı örneği.
Uluslararası hukuku hiçe sayan Amerika'nın uluslararası saygınlık çizgisi ortada. Biz ise bir yandan kural tanımayan, çoluk çocuk demeden katleden bir terör örgütüyle uğraşıyoruz, bir yandan da 1915 olaylarına yönelik iddialar nedeniyle bir tartışma içindeyiz.
Böyle bir ortamda bir işadamının kalkıp da
"arıza çıktı" deyip
"Irak'ın elektriğini kesebiliriz, Musul'u da susuz bırakırız" diyebilmesi tek kelimeyle çirkindir.
Tezkerenin hedefi bellidir: PKK'yı Irak topraklarından söküp atmak, arkasındaki desteği kesmek.
Türkiye'nin bölge halkını cezalandırmak, elektriksiz susuz bırakmak gibi bir hedefi olamaz, olmamalıdır. Tıpkı o toprakları işgal ve ilhak etmek gibi bir iddiası olamayacağı gibi.
Bu nedenle, kadın çocuk demeden tüm halkı cezalandırmaya yönelik bir öneriyi seslendirmek ayıptır.
Eğer, bu işten para kazandığın için rahatsızsan satar şirketini gidersin.
Ama bir ülkeyi böyle bir önerinin muhatabı yapamazsın.
Ticaretin de, para kazanmanın da bir ahlakı, hukuku olması gerekir. Devlet, gerektiğinde bu hukuku hatırlatmak için de vardır.
Yayın tarihi: 20 Ekim 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/20//babahan.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.