Geçen yıl dünyada bir ilki gerçekleştirmiştik, bu yıl ikincisi daha da başarılı geçti. T.B.Y.C. Uluslararası Kadınlar Yelken Kupası sadece dünyada Türk kadının yelkene olan yatkınlığını tanıtmıyor, yelken sporunda ülkemizin adını da yükseltiyor. Geçtiğimiz yıl Türk, Rus, Hollandalı ve İsrailli 110 kadın yelkenciden oluşan takımlar yarışmıştı. Bu yıl kupaya 14 tekne ile 150 kadın yelkenci katıldı. Bunların ikisi İngiltere, Belçika, Almanya ve Hollandalı yelkencilerden oluşan karma bir takımdı, bunun dışında Türkiye beş takımla, Hollanda ve Rusya üçer, İsrail ise yine bir takımla etkinliğe katıldılar. Sadece ülkemize yönelik iddialı bir yat yarışı düzenlemeye kalkmanın bile ne kadar zor bir iş olduğunu biliyorum. Uluslararası bir iş yapmaya kalktığınız zaman, bu tür bir yarış, ötekinin kat be kat üstünde bir efor gerektiriyor. Kadınlar Kupası ilk kez konuşulduğunda Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan, "Ne gerekiyorsa yapalım, ben sonuna kadar varım," demişti. Bu yıl da desteğini esirgemedi. Yelkene gönül veren bir yönetici olduğu kesin, ama sonuçta da kendi beldesi yani Turgutreis kazanıyor. Tabii D-Marin Turgutreis'in bu organizasyona büyük katkılarını da göz ardı etmemek gerekiyor. Yeri gelmişken Bodrum Yarımadası dışında kalan marinaların kulaklarını çınlatmak istiyorum. Bu aralar sanki yat yarışlarında Ataköy Marina'nın bile sesini giderek daha az duyar olduk gibi geliyor. Özetle başta Başkan Meltem Özer olmak üzere bu iddialı organizasyonu alınlarının akıyla tamamlayan Turgutreis Bodrum Yacht Kulüp mensuplarını kutluyorum. İnşallah bu kulübümüz başarılı çalışmalarının ödülünü, kafalarını sokabilecekleri kendi mekanlarına kavuşarak alırlar.
İSVİÇRE NEDEN İLERİDE?
Bu yıl 'Kadınlar barışa yelken açıyor!' sloganıyla gerçekleşen organizasyona Türkiye Açıkdeniz Yarış Kulübü (TAYK), Türkiye Yelken Federasyonu (TYF), Port Bodrum Yalıkavak Marina, Yalıkavak Belediyesi, Bodrum Belediyesi, Israeli Yacht Club destek verdi. Her zaman olduğu gibi tüm denizciler, Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın güvencesini hissederek yelken bastılar. Bu yıl Deniz Kuvvetlerimizin tarihinde de ilk kez Deniz Harp Okulu öğrencilerinden oluşan bir kadınlar takımı, uluslararası yarışa katıldı. Üstelik İstanbul'dan kendi tekneleri gelemediği için kiralık tekneyle katılmak zorundaydılar. Hareketleri, spor anlayışları, disiplinleri ile de büyük beğeni kazandılar. Yedi kişilik Türk Deniz Harp Okulu Kadın Takımı, skipper Ebru Ercüment, Türkan Bahtiyar, Elif Şemin, İrem Köksal, Deniz Özer, Özge Doğan ve Elif Bozkaya'dan oluşuyordu. Geçtiğimiz hafta yazmıştım. Bu hafta da tekrarlayayım: Bu sporun sadece erkek sporu olmadığını, aynı zamanda kadınların da bu sporu her yaşta ve sadece kendilerinden oluşan ekiplerle de yapabileceklerini anlatmak açısından bu katılımı çok önemsiyorum. Bu diğer üniversitelerimizin ve okullarımızın da önünü açacak bir harekettir. Katılım için emek ve izin veren herkesi kutluyorum. Okullar deyince, yine geçtiğimiz haftadan bir notu paylaşayım. Sedat Gülçağlayan'ın sahip olduğu ve maddi, manevi fedakarlığıyla yarıştırdığı Oğuzhan JR'la ilgili küçük ama önemli bir ayrıntıyı öğrendim. Oğuzhan Gülçağlayan İsviçre'de okuyor. Ailesi geldiğinde bile okuldan ayrılmasına izin verilmiyormuş. Katıldığı Mumm 30 yarışı için okulundan izin istemiş. Cevap, "Bir öğrencimizin böyle bir yarışa katılması, bizim için çok önemlidir. Yarış süresince izinlisiniz," olmuş. "Denizi olmayan İsviçre'den America's Cup şampiyonu Alinghi nasıl çıktı?" diye düşünenlere, bir ipucu olur diye yazdım. İşte bu nedenle de Deniz Harp Akademisi'nin öğrencilerinin katılımını önemsiyorum.
Yayın tarihi: 14 Ekim 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/14/pz/haber,06951A09865E4E8D907ABD64AC840552.html
Tüm hakları saklıdır.