kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Ekim 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

13 şehit ve çok önemli soru

Dün bir astsubay ile 12 erin pusuya düşürülmesinden bir, iki gün önce Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ son yılların en önemli sorularından birini sormuştu.
Aynı zamanda, devlet adına, çok önemli, tarihi özeleştirilerden biriydi.
Muhtemelen güme gitti. Düşüncesiz, düşünmesiz, muhakemesiz, sorusuz ama acı ve ölüm dolu hayatımızın öğütücüleri arasında eridi.
Son 13 şehitten hemen önce.

Orgeneral Başbuğ'un sorusu şuydu:
"1984'ten 2007'ye, 23 yılda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu terör örgütüne katılımlar noktasında başarılı mıdır?"
Bu soruyu, başta bu 23 yılın siyasetçileri, hükümet olmuş şahsiyetleri, partileri, bürokratları ile üst kademe subayları cevaplayabilmeli; Cevaplamaya girişmeden önce de uzun uzun düşünmeli.
Orgeneral Başbuğ' un soruya cevabı net oldu:
"Hayır."

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu terör örgütüne katılımlar noktasında başarılı değildir. Başarılı olsaydık bugünlere gelinmezdi."
O gün, onlarca yılda ölenlere 13 asker daha eklenmemişti henüz.
Neden "başarısız" peki?
Devleti başarısız, dolayısıyla "terör örgütü""katılımlar noktasında" başarılı yapan nedir?
Başbuğ, anne babalara da çağrı yaparak, "Örgüte evlatlarını kaptıranların da yapacakları şeyler vardır. Örgüte katılım kontrol altına alınırsa ülke terör belasından beklenenden daha kısa sürede kurtulacaktır" diyor.
Muhtemelen, "çok doğru" bir sorunun "epey eksik" bir cevabı.
Çünkü; devlet, gazeteciler siyasetçiler, askerler, akademisyenler ve vatandaşların önemli kısmı bu soruyu sormadı bile.
Sorulmayınca cevap aranmadı veya cevaplar epey eksik kaldı.
"Bu terör örgütü""katılım noktasında" başarılı ve ölüm ile öldürmeyi cazip kılan nedir, sorusundan kaçınıldı.
"30 bin ölü" rakamını dahi doğru telaffuzdan, doğru saymaktan, muhakeme etmekten yoksun kaldık. Anlamaya çalışmadık.
"30 bin vatandaşın katili" dendiğinde, o günkü rakamlara göre, 30 binin 20 bininin "ölü ele geçirilen terörist" olduğunu düşünmedik bile.
Yani, "10 bin asker, polis, korucu, köylü, memur vatandaşın katili" ile "20 bin ölü ele geçirilen terörist vatandaşın katili" gibi bir şeydi oysa o yuvarlanan sayı.
Bunu doğru idrak etseydik, bir ülkeden o gün için 10 küsur yılda nasıl olup da sadece "ölü ele geçirilenler" in sayısı bile 20 bini bulan "terörist" çıktığını anlamaya çalışır;
Bugün Orgeneral Başbuğ' un "çok doğru, çok önemli, çok acı" sorusunun daha tamam, daha doğru bir cevabına, şehitler, ölüler, giden evlatlar daha da çoğalmadan ulaşırdık.
Çünkü o tür bir cevap sadece "örgütün adam kapma başarısı" nı değil; devletin, binlerce vatandaşını, gencini "kaptırma başarısızlığı" nı da içermeye çalışırdı.
Sadece "terörist olup adam öldürme, can alma" cazibesini, gönüllü yahut kandırılmış bir "cinayet, katliam, suikast şebekesi" oluşu değil;
Binlerce gencin, çocuğun, insanın nasıl olup da o hale gelebildiğini, nelerden etkilendiğini, nelerden nefret ettiğini, nasıl bir ölüm ve öldürme makinesine dönüştüğünü;
Her bir genç için iki misli sayıda anne, babanın; misli misli sayıda akrabanın; nasıl olup da binlerce evladı engelleyemediğini, engellemediğini de idrak çabasını getirirdi.
Bu çok doğru, çok gecikmiş soru ve teşhis ile Orgeneral Başbuğ' un tek kelimelik "Hayır" ındaki köklü (öz)eleştirinin satır aralarında, "kanlı, acı, kıyım dolu hain bir tarih" in o tuhaf iç çelişkisi de gizli.
"Terörist" e ölümcül bir baskı olacağını duyuran Kara Kuvvetleri Komutanı, aynı anda, anne babaların "terör örgütüne kaptırdığı evlatlar" dan söz ediyor.
Bir evladın "terörist" oluşundan yahut teröristin o "evlat" halinden. Veya evlatlıktan çıkış, kopuş ve 13 askeri mayınlı pusuya düşürmeye sürülmüş halinden.

12 köylünün öldürüldüğü Beşağaç'a giden CHP Heyeti Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İlk gözlemimiz, vatandaşların Türkiye'ye yönelik aidiyet duygusunun azaldığı yönünde" dedi. Su yok, telefon yok ama ölüm var. Koyunlar dahi yaşayamıyor.
AKP Milletvekili Zafer Üskül başkanlığındaki Meclis İnsan Hakları Komisyonu, köyde köylülerle konuşamıyor bile; korucubaşı engelliyor.
Ve akıllarının bir yerinde, bölgenin o kadim kuşkusu kalıyor: Katiller hakikaten kimdi?
Katledilmiş 12 köylünün ardına bir anda 13 asker daha ekleniyor.
Kara Kuvvetleri Komutanı'nın "devlet başarılı mıdır" sorusu orada duruyor.
Aslında ne çok sorumuz var ama cevapları hep bildiğimizi sanıyoruz!