Malezya Hilton'a benzemek

Bugün, sizin için özel çabalarla elde ettiğim bilgileri paylaşmak istiyorum.
Konuyu iki başlıkta özetleyebiliriz:
1. Malezya'ya benzemek
2. Hilton'a benzemek.
İsraf olmasın diye, ben ikisini birleştirdim.
Birleşmiş halini en üstteki başlıkta görüyorsunuz. Fotoğrafın hemen orada.
Başlık SİT alanına konmamıştır.
Yani hem üstüne konmamıştır, hem de konmamıştır üstüne.

Efendim, Malezya'da üç adet Hilton bulunmaktadır.
Bir tanesinin içinde iki adet olduğu için, dört de diyebiliriz.
Gazeteci olarak hep doğrusuyu söylemeliyiz ki, sonumuz ve başımız Malezya'ya benzemesin.
En önemli Hilton, Malezya'nın en büyük kenti, başkent Kuala Lumpur'da, Jalan Stesen'de.
"Jalan"ı "yalan" gibi okumayın; bir nevi caddedir.
Eskiden o arazide ne vardı, Malaylar da pek hatırlamıyor.
Ama parlamentoya yakın sayılır.
Dolayısıyla "Hilton ricası" söz konusu olduğunda, "Meclis kulisi" iki adım.
Yine yakınında istasyon, "Chinatown" (Polanski' nin Jack Nicholson' lı filmindeki değil), Sultan Abdel Samed binası mevcut. Hemen oracıkta Askeri Müze değil, Milli Müze var.
Tiyatro olsa belki belediye yıkmayı düşünürdü.
Otel genellikle beğeniliyor; ama bir müşteri şunu yazmış ve odada yalnız olmadığını da açık etmiş:
"Banyo çok gürültülü. Bir kişi duş alırken, yıkanırken, bir başkası odada TV izleyemiyor."
Enteresan, çünkü bazı ülkelerde de, TV yahut medya çok gürültülü olduğu için, banyo yapmak, temizlenmek, temiz toplum olmak mümkün değil.

Kuala Lumpur'a yarım saat uzaklıktaki bir diğer "Hilton arazisi" Jalan Barat'taki Petaling Jaya.
21'inci katta "Executive Lounge" var ki, Hilton'u kısa kalıp kat kat yükselmek isteyen yeryüzündeki tüm "executive" ler, ceolar, yönetmenler için birebir.
Bir diğer "Hilton çifti" Sarawak eyaletinde, Kuchin'de, Jalan Tunku Abdel Rahman'da.
Çift diyorum çünkü bir "Resort" binası var, bir de, "Gazete, TV" diyeceksiniz ama değil, bildiğiniz, bariz otel binası. Tek tek odalara bakıp medya mensubu aramadım tabii.
Etrafına iş merkezleri dikesiniz gelir, tam Sarawak nehrine nazır, ki sanki bizim Boğaz, o kadar olur yani.
Bir de hemen yakınında "Vahşi hayat" yahut "Yaban yaşam", ki
"serbest piyasada tekelci orman" da diyebiliriz bir Malezya şakasına dayanarak, büyük bir park var.
Parkta ne var dersiniz?
Aslında yarınki yazıya bırakabilirdim ama söyleyeyim:
Orangutanlar.
Yanlarında üç maymun da var.
Fakat, maymunlarımız da Malezya'ninkine benzemesin, Allah saklasın, onlarınkini orada, bizimkileri burada saklasın, o üç maymunlar bir tuhaf.
Üçün biri kendi gözlerini, diğeri kendi kulaklarını, öteki kendi ağzını kapatmakla yetinmiyor.
Sanki orangutanlar da onların gözlerini, kulaklarını, ağızlarını bağlamış, yetmemiş zihinlerini, kalplerini, ellerini, dillerini de bağlamış.

Gördüğüm kadarıyla Kuala Lumpur Hilton'un bulunduğu büyük arazi çok değerli.
Yatırımcı şirketlerden IDM'in finans müdürü Monica Lai' nin görüşünü aldım.
Monica' nın başı açıktı; benzetmek gibi olmasın, hafif dekolte, geniş yakalı elbisesiyle epey şıktı. "Malezyalılara benzemekten korkmuyor musunuz" diye soramadım. Ne bileyim, Malezyalıydı zaten, belki o yüzden.
O sahada anormal yatırım var. Hatta, kıskananlar çatlasın, beş yıl sıfır vergiyle.
Yeni oteller, plazalar, gökdelenler.
Bir de medya ve teknoloji parkı.
"Medya" deyince karıştırmayın, parkı parka benzetmeyin; orangutanlar ile üç maymunların parkından değil. O Sarawak'ta idi.
Buraya da koyarlar mı, konarlar mı, bilmiyorum.
Bilmem imkansız, çünkü su gibi para gürültüsü yüzünden TV, medya izlenemiyor.
TV izlemeye, gazete okumaya kalksanız, bu sefer de onların gürültüsü yüzünden yıkanıp temizlenmek ne mümkün.
Binaenaleyh, diyorum ki;
Benzeyeceksiniz, kendi hiltonlarınıza, tontonlarınıza, daltonlarınıza benzeyin.
Benzetilecekseniz, onlar tarafından benzetilin!

Not: Yazıdaki mekanlar ve orangutanlar da dahil, kişilerle ilgili ham bilgiler gerçektir. İşlenmişler ise işletmenin elişidir. Malezya Hilton'un her Hilton'la, mesela Paris Hilton'la bir alakası yoktur.