'Da Vinci olsaydım Rebekka'yı çizerdim'

- Eşiniz Sinan Çetin'i bize nasıl anlatırmısınız?
- R.H.Ç: Ailesine karşı çok sorumludur. Kolay kolay büyük hata yapmaz. Daha önemli başka bir şey yok bence. Çok seven bir adamdır. Sevgisini biraz fazla gösterir ama... Sürekli bana güller taşımaz. Evlilik yıldönümü kutlamalarını, doğum günümü hatırlamaz. Ama önemli konularda Sinan granit gibi sağlam bir karakterdir. Tabii ki hiperaktif, tabii ki dominant, tabii ki çok stresli...

- Rebekka Çetin'i nasıl anlatırsınız?
- S.Ç: Hastasıyım Rebekka'nın. Leonardo Da Vinci'ye deselerdi ki ideal kadını çiz, bütün ruhumla Leonardo olsaydım, Rebekka'yı çizerdim.. Bir kadın nasıl olması gerekiyorsa, öyle bir kadındır benim için Rebekka. Düşünceye açık, tutucu bir kafası yok. Filozoftur. Diğer kadınlardan farklı olarak kocasını eleştirmeyi sevmez. Rebekka bana bir şey öğretti: 'Don't expect, be happy' (Umut etme, mutlu ol). Bu cümlenin dünyadaki mutluluk anahtarı olduğuna inanıyorum.
- R.H.Ç: Aynı zamanda 'Don't complain, don't explain' (Şikâyet etme, açıklama).

- Aynı yerde çalışıp, aynı yerde yaşıyorsunuz. Plato'da aileniz ve onlarca çalışanla birlikte. İkinize özel hayat yaratabiliyor musunuz bu kargaşa arasında?
- R.H.Ç: İstediğimiz zaman kapılarımızı kapatıyoruz. İkimiz bir aradayız ama bağımsızız. Özgürlüğü kaybetmemek, mutlu olmayı kolaylaştırır. 'Kendi dünyanda kendine yeterli olursan, başkalarına da mutluluk verme gücün olur. Şartlı sevgi, sevgi değildir.
- S.Ç: Bazen kaçıyoruz. Geçen pazar Serdar Erener evine davet etti bizi. O kadar mutlu oldum ki, bütün gün Rebekka'nın kucağında yattım. Birbirimizi özlüyoruz.

- Sürprizler falan yapar mısınız?
- R.H.Ç: "Benim bir sürprizim var," diyorsa, kendisinin beğendiği bir şeyi sürpriz yaptım diyerek satmaya çalışıyordur bana..

- Sinan Çetin'in ne yapması yüzünüzü asmanıza sebep olur?
- R.H.Ç: Bağırması, bana güvenmemesi...