kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Kübra'nın sırrı

ÖZGÜR AKMAN
Bir yıl önce SABAH Pazar'da yayınlanan ilk satranç köşesine Kübra ile "Merhaba!" demiştim. Bir yıl sonra değişen bir şey olmadı. Yine Kübra ile "Merhaba!" Kübra Öztürk, ikinci kez Avrupa 16 Yaş Altı Şampiyonu oldu. Hırvatistan'ın, Sibenik kentinde düzenlenen Avrupa Şampiyonluğu'nda dokuz oyunda, yedi buçuk puan alarak şampiyonluğunu korudu. Beşiktaşlı Kübra, THY'li Maria Muzychuk ile birincilik mücadelesi verdi. İki ismin nefes kesen mücadelesinde gülen yine Kübra oldu. Bugünlerde basın onun peşinde... Kübra'nın sırrını açıklamadan önce, Emre Can'ın 18 Yaş Grubu'ndaki Avrupa dördüncüsü olmasına da dikkat çekeyim. Emre'nin grubu en büyük yaş grubuydu. Son turda berabere kalan Emre, altı buçuk puanla dördüncü oldu. 2 bin 657 reyting performansıyla oynayan Emre'nin başarısı madalyayla taçlanmadı, ama o da gururumuz oldu. İlk şampiyonluğundan sonra herkes Kübra'dan daha büyük başarılar bekliyordu. Gazete ve televizyonlarda, uluslararası internet sitelerinde adı geçen bir yıldız haline geldi. Dünya Şampiyonası'nda beşinci oldu, ama bu sonuç onu memnun etmedi. Daha sonra formsuz bir dönemi oldu. Bayan Milli Takımı'nı çalıştırması için büyükusta Mikhalchishin ile anlaştıktan sonra yorucu milli takım kamplarında ve daha da önemlisi turnuvalarda kendisini toparladı. Her türlü spor dalında devamlılık sorunumuz olduğu düşünülürse, bu büyük bir başarı. Üstelik satranç gibi denk oyunculara üstünlük kurmanın çok zor olduğu bir sporda nasıl oldu bu? Herkes Kübra'nın karakterinden, ona sağlanan olanaklardan bahsediyor. Hatta Kübra'nın gecekondudan çıkıp, Avrupa'nın zirvesine gelmesinden bahsediliyor, ama onun sırrı iyi bir sporcu olması. Geçtiğimiz temmuzda Kanada Açık Turnuvası'na gitti. Turnuvaya pek iyi başlamadı. Kendisinden zayıf oyuncuları yenemediği de oldu. Herkes ondan başarı beklerken başarısız olma lüksü yoktu. Yurtdışına çok çıkmıştı, ama burası evinden daha da uzaktı. Kendisini baskı altında hissediyordu, ama bu baskıyla başa çıkabildi. Turnuvayı iyi bir sonuçla bitirdi, hatta para ödülü de kazandı. Kübra'yı, Kübra yapan, aslında herhangi bir sporcuyu başarılı yapan en önemli özellik de bu değil midir? Her spor dalında kahramanların hikâyelerinde böyle anlar yok mudur? Kübra'nın ikinci şampiyonluğunun hikâyesi aslında hepimizin hikâyesi olmalı...