kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Eylül 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

Niye para vermediniz?

Recep Tayip Erdoğan'ın ' isteği' üzerine, bir ' anayasa önerisi' hazırlayan Prof. Ergun Özbudun ve beş arkadaşı, bu çalışmalarının karşılığı olarak para aldı mı?
Soru ortaya atılınca, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Fırat açıklama yaptı: " Herhangi bir ücret ödemedik... Hocalara ücret önerecek cesareti kendimizde bulamadık. "
Son derece yanlış!
Sebebini anlatayım...
Dikkat ederseniz yukarıda "R.T.Erdoğan'ın isteği üzerine" derken " istek " kelimesini tırnak içine aldım ayrıca Erdoğan'ın başına bir "unvan" koymadım Önce bu noktaları açıklığa kavuşturalım:
- Erdoğan bu isteği " Bir parti başkanı " olarak yapmıştır.
- " Başbakan " olarak bir öğretim üyesine böyle bir " resmi görev " verme yetkisi yoktur.
- 'İstek' kelimesi muğlaktır. Para konuşulmadığına göre bu bir " rica "dır. Erdoğan, Özbudun görüşmüşler, genel ilkelerde mutabık kalmışlar, bunun üzerine de Anayasa Heyeti " gönüllü olarak " kolları sıvamıştır.
- Eğer belli bir ücret söz konusu olsaydı, bunun adı " parça başı verme " ya da " anayasa önerisi satın alma " olurdu.
O halde olay şudur:
"AKP Başkanı Erdoğan, Prof. Özbudun'dan bir anayasa önerisi hazırlamasını rica etmiş ve bu rica kabul görmüştür."
Bence yanlış bir anlaşma biçimi.
Doğrusu, bu işin " belli bir ücret " karşılığı yapılmasıydı. Çünkü:
- Ücret karşılığı yapılmayan iş, karşı tarafı manevi baskı altında bırakır. Önümüzdeki dönemde Prof. Özbudun ya da arkadaşlarından biri, hükümet tarafından önemli bir göreve getirilse, " Hah, anayasa borcunu ödüyorlar; para vermediler, makam sunuyorlar " denecektir.
- Para alınmaması, heyeti oluşturan kişilerin anayasa önerisini " kendi yavruları gibi " algılamasına yol açabilir. Eğer para alsalardı, işi teslim ettikleri an sorumlulukları biterdi. Halbuki şimdi öneriyi sahiplenmek durumundalar.
- Ayrıca para alınmaması, olayı " teknik " düzeyinden çıkarıyor ve " heyet ile parti " arasında bir " gönül bağı " ilişkisi oluşturuyor.
Özetle: İşin doğrusu, Anayasa Heyeti'ne belli bir ücretin ödenerek, önerinin satın alınmasıydı.
Hem yukarıda saydığım mahzurlar açısından, hem de onca yılda oluşan uzmanlığın yani bilimsel-entelektüel emeğin karşılığı olarak bu gerekliydi.