Topkapı Sarayı Müdürü İlber Ortaylı, sarayı turist otobüslerinden kurtarmaya çabalıyor. Ama turist sayısını artırmak için otopark krizi aşılmalı.
İlber Ortaylı, İstanbul'da giderek artan ve bundan böyle de artacak olan turist otobüsleri konusunda yazdığım yazıya geçen hafta sonu
Milliyet pazar ekindeki sütununda cevap verdi. Ne yazık ki bu haklı bir cevap değil. Haksız, üstelik soruna hiçbir çözüm getirmiyor. Onun bana (ve de İsmet Berkan'a) cevap yazısını okuyanlar, şöyle düşünebilir: İşte Topkapı Sarayı'nın müdürü sarayı koruyor; turist yığınlarına, otobüslerin zararlı etkilerine, her şeyi paraya çevirme çabası içinde olanlara karşı, milli hazinelerimizi efsanedeki ejderha gibi savunuyor. Ama hiçbir şey o kadar basit değil elbette. Bir kez, o sarayı ben de çok severim. Tam 30 yıl sürdürdüğüm turist tercümanrehberliğimde binlerce kez gezdim, İlber Hoca kadar iyi bilirim. O sarayı küçümsemek, turizm uğruna zarar görmesini düşünmek, aklımın köşesinden geçmez. Ne var ki İstanbul turizminin gerçekleri var. Eğer gelmiş-geçmiş tüm hükümetlerin düşündüğü gibi İstanbul'u bir uluslararası turizm megapolü haline getirecek ve ziyaretçi sayısını Paris, Londra veya New York gibi yılda 40-50 milyonlara çıkaracaksak (ki bu bence hiç de hayal değil), bu konuları çok ciddiye almak, komisyonlar kurup tartışmak zorundayız. Yoksa, "Ben içeri sokmam, yürüsün keratalar," veya "Kahrolsun otobüsler," edebiyatıyla, ülkeyi ekonomi açısından güdük bırakmış oluruz.
YERALTI OTOPARKI ŞART İlber Hoca, sanırım okumamış: Ben aylar önce, onun otobüsleri ilk avluya sokmamak ve böylece orayı tanzim etmek çabasına alkış tuttum; o avlunun, hele bir konser akşamında ne kadar tanrısal bir güzelliğe büründüğünü övgüyle yazdım. İyi, ama ne yapılacak, nasıl yapılacak? Son yıllarda gittiğim tüm büyük turizm başkentlerinde dikkat ettim: Paris'ten Granada'ya, Prag'dan Sydney'e, Cannes'dan Brüksel'e... Hepsinde, başlıca turistik yerlerin olabildiğince yakınına büyük yeraltı otoparkları yapmışlar. Otobüsler, belli bir noktada yeraltına girip, park ediyor. Böylece hem ziyaretçiler kilometrelerce yürümüyor hem de kentin o yöresi, otobüs istilasından kurtuluyor. Kuşku yok ki tarihi İstanbul netamelidir, nereyi kazsanız bir şeyler çıkar. Ama canım, Roma, Paris veya Atina başka türlü müdür? Topkapı için belki sahil kesiminde böyle bir yer yaratmak, Kapalıçarşı içinse belki yakındaki tüm bir binayı alıp, otopark haline getirmek gerekiyor. Yerin altına olabildiğince inerek... Eğer bir kentin turizm geliri, birkaç önemli noktada düğümleniyorsa ve hele Kapalıçarşı inanılmaz bir ticaret bölgesi oluşturuyorsa, yapılacak tek şey kaz getiren yerden tavuğu esirgememek ve biraz masrafla bu sorunu çözümlemek... Aklın başka yolu var mı?
Bugünkü Tüm Yazıları
Topkapı'yı biz de sever ve onu koruruz İlber Hoca!
Yayın tarihi: 28 Eylül 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/28/cm/dorsay.html
Tüm hakları saklıdır.