Yaşasın müzik, yaşasın alternatif kanallar!

Temmuzun ilk iki haftasında, devre mülk dönemim nedeniyle İstanbul'dan Bodrum'a taşınmanın bedeli, bu yıl hayli ağır oldu. Sanki sözleşmiş gibi dünyanın tüm ünlü sesleri ve müzikçileri kentimizi şenlendirdi. Kimi zaman bir geceye üç ünlü ses düştü! Şimdiyse kıytırık şeylerle idare ediyoruz! Her neyse, iyi ki alternatif TV kanalları var. Bu sayede, kaçırdığıma en çok üzüldüğüm iki konseri izleyebildim. Robin Gibb hayli yaşlanmıştı, ama eminim ki ruhu çok gençti! Gerçi o taptığım şarkısı Saved by the Bell'i repertuvarına almamıştı. Ama tüm ünlü şarkılarıyla, biri artık cennette olan o melek yüzlü dört kardeşten oluşan efsanevi grubu ve onların damgasını vurduğu 1970 sonları disko çağını anmak çok hoştu. Ve de Randy Crawford. Ne kadar şişmanlamıştı, sesi de biraz bozulmuş muydu? Ama ne gam... Esma Sultan'da cazdan blues'a, soul'dan ballad'a uzanan şarkılarını söylerken çok mutlu gözüktü. One Day I'll Fly Away ve özellikle Almaz gibi olağanüstü şarkıları dinlerken, bu kez 1993- 94'lere döndüm ve gözyaşlarıma engel olamadım. Elbette bir teşekkür, önce İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'na. Aynı zamanda, sanat olaylarını hem de prime time'da yayınlayan NTV ve CNN-Türk gibi kurumlara... Ve özellikle de NTV ve yanı sıra CNBCe gibi gerçek anlamda alternatif kanallara ilk formatlarını veren ve onların manevi babası olan usta televizyoncu Nuri Çolakoğlu'na da içten bir teşekkür... Robin Gibb