Erkek deyince aklıma 'özgüven!' takıntısı gelir. Kadın deyince ise 'çok bilmişlik!' Kadının bilmişliğine aklım eriyor da, erkeğin 'olmayan özgüveni!' nereden geliyor, doğrusu anlamış değilim. Örneğin; karısını ya da sevgilisini aldatan erkeğin 'deve kuşu' gibi ortalıkta dolaşması. Bütün herkes adamın 'kırdığı cevizleri!' biliyor ama 'o', bilenlerin bildiğini bilmiyor. Nedense biz erkekleri hep otoban yoluna benzetmişimdir. Dümdüz... Viraj yok; ama hız çok. Kadını ise girintili çıkıntılı yola benzetmişimdir. Viraj çok ama hız yok. Geçenlerde bir arkadaşım dedi ki: "Erkekler aldatma işini bile doğru dürüst beceremeyip ellerine, yüzlerine bulaştırıyorlar." "Nasıl yani?" dedim. "O zaman gözünü aç, beni iyi dinle" dedi ve ekledi: "2 tip aldatan erkek var diyebiliriz. Birincisi, kavga çıkarıp evden uzaklaşanlar. Evden uzaklaşacak ki, diğer kadının koynuna gidip giriversin. İkincisi, aşırı romantik olanlar. Bu tipler de dışarıda 'ceviz kırıp', ellerinde çiçeklerle evin yolunu tutarlar sonradan." Şaşkınlıktan olsa gerek "Aboo!" dedim. O günden sonra "karda yürüyüp, izini belli etmiyorum" diyen hemcinslerimin arkasından gülerek bakıyorum. Siz gelin de onu 'evdekinin külahına' anlatın.
Yayın tarihi: 25 Eylül 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/25/gny/haber,246B279DCC3B4A6894CDCF0AC44119BD.html
Tüm hakları saklıdır.