kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Eylül 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'168 bin imzanın gereği yapılmalı'

Evrim ALTUĞ-FOTOĞRAF: ERKAN SEVENLER
15.09.2007
'Kamuoyunun küresel ısınmadan sorumlu siması' Ömer Madra, işin kitabını yazacak kadar endişeli. Madra'ya göre, Başbakan Erdoğan'ın küresel ısınmaya dair sözleri, bir an önce eyleme dönüştürülmeli..
"Belirsizliğe doğru nasıl bu denli ahmakça gidebiliyoruz? Aslında felsefi bir sorunla karşı karşıyayız." İnsanı kan ter içinde bırakan bu ağır yargı, Açık Radyo'da 10 yıldır dünyanın termometresine dikkat kesilen yayın yönetmeni, akademisyen Ömer Madra'ya ait. Bu sözün kaynağı ise, Madra ve tıp doktoru, aktivist Ümit Şahin'in Agora Kitaplığı'ndan çıkan Niçin Daha Fazla Bekleyemeyiz? Küresel Isınma ve İklim Krizi kitabı. Kitaptan bir habere göre, Kanada'nın Quebec eyaletinde hükümet, kutup dairesi içinde kalan bir kasabaya 10 adet klima yerleştirmiş bile! Yani "Eskimolara Buzdolabı satma" olayı, artık üzerinden dalga geçilebilecek bir fıkra değil. Konu acil.

- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'bugün küresel ısınma ve iklim krizi ile bilgi kirliliğinin aynı anda mevcut olduğuna' dair sözlerine katılıyor musunuz ? - Ömer Madra: Doğrusu Başbakan iyi söylemiş. Hatta işin ilginç tarafı, bu sözler bizim kitapta da Ümit Şahin ile konuştuğumuz bir başka konuya doğrudan bağlanıyor. Kitapta da yer verdiğimiz üzere, NASA Goddard Enstitüsü Başkanı olan ve dünyanın da en önemli iklimbilimcilerinden biri sayılan James Hansen, şunu söylüyor: "Küresel ısınma deyince bilim insanlarının anladığı şey ile, onu en çok bilmesi gerekenlerin, yani halkın ve kamuoyunun ne bildikleri arasında, muazzam bir uçurum var. Bu telafi edilmezse, bu işi önlememiz mümkün olmayabilir. Ve işte, burada da en önemli rolü, bilim insanları üstleniyor. Onlar aracılığı ile, mevcut özel çıkar odaklarının, yani petrol, enerji, otomotiv ve ulaşım gibi olanaklarının engelleneceği korkusu ile yaşayanların ve onların seçtiği iktidar ve politikacıların dönüştürülebilmesi için, bu aranın kapatılması gerekiyor. Tek önemli şansımız bu ve bu kapatılamazsa, 10 yıl içinde başka bir gezegenden söz edeceğiz."

- Ülkeyi yönetenler sorunun ciddiyetinin farkında mı? Başbakan bu kadarının farkında mı bilemiyorum; ama çok önemli bir noktaya temas ediyor. Ve bunda en önemli engellerden biri de medya. Çok boyun eğen ve reklama da bağlı olduğu için petrol ve otomotiv sektörünün de ciddi şekilde etkisinde kalan bir medya, yüzde 75'lik ilan geliriyle de bunları konuşmuyor tabii ve bilgi kirliliği ile bunun örtbas edilmesine katkıda bulunan bir rolü oluyor. Biz de bu yüzden iyi ki burada bunu medya önünde konuşuyoruz.

- Ümit Şahin: Sık sık çıkıp, "Küresel ısınma kötü bir şeydir, vardır," demek belki hakikaten bir adım olabilir, ama bu da bir tür laf üretimine, bilindik söyleme dönüşecek ve başka hiçbir şey yapmamalarının üzerini örtecek diye endişe ediyorum. Mesela AKP'nin seçim taahhütnamesinde, bir sayfa önce "Küresel ısınma ile ilgili her türlü önlemi alacağız," denirken, öteki sayfada bu önlemleri daha fazla termik santral yapılması ya da yollar gibi küresel ısınmayı hızlandırıcı yatırımlardan söz edilebiliyor. AKP'li yöneticileri bunu yanlışlıkla yaptığını sanmıyorum. Bu bir tür, hiçbir şey yapmaya niyetleri olmadığı halde, bunu bilindik söylemle gizleme çabası olsa gerek. Eğer gerçekten küresel ısınmayı böyle cümlelerdeki gibi ciddiye alıyorlarsa, öncelikle Kyoto Protokolü'nü imzalamaları gerek. Ama 168 bin imzaya rağmen bu yöndeki hiçbir çağrıyı görmüyorlar. - Ö.M: Diğer partilerin söylemlerinde bunu bile göremiyoruz aslında. Başbakan Erdoğan'ın kuraklığı küresel ısınmaya bağlaması bile, önemli bir tespit. Ancak bu sözlerin içi genellikle doldurulmuyor. Bu sözlerin devamının getirilmesi, hem medya olarak sizin, hem de bizim kovalamamız gereken bir şey.

- Kitabınızda 'şimdi harekete geçmek' gerektiğinin altını sıklıkla çiziyorsunuz. Neler yapılmalı? - Ö.M: Kyoto Protokolü'nü imzalamanın aciliyeti öncelikli olmak üzere, en az onun kadar önemli bir şey de, Türkiye'nin küresel ısınma ve getirecekleri konusunda kendisine bir hedef belirleme zorunluluğu. Bilimsel raporlar da ortaya koyuyor ki, 2030'a kadar, o da Türkiye koşulları altında ortalama yüzde 60 oranında karbon gazı emisyonunun kısıtlanması mutlaka gerekiyor. Bu da, yeni termik santrallerin yapılmaması, otomobil ve uçuş sayısının kısıtlanması ve alternatif enerji kaynaklarının gündeme gelmesi anlamına geliyor. - Ü.Ş: Türkiye bu yüzde 60'lık kısıtlamayı şimdi yapmaması halinde, ileride AB ülkelerinin şu anda yapması gerektiği şekilde, yüzde 80'lik bir kısıtlamaya gitmek zorunda kalabilecek ve bu, ekonomi için daha yıkıcı etki yaratabilecek. Şu anda kişi başına 6-7 tonluk bir karbon emisyonuna doğru gidiyoruz. O yüzden bunu şimdi yapmak gerekiyor. O zaman hiç olmazsa belli ölçüde, gelecekte bunu sabit tutabiliriz.

- Kitaptan, Mark Maslin'in sözü de dikkate değer: "Küresel ısınma, küresel bir sorundur ve ulusal çıkar ile ilgisi yoktur." - Ö.M: Bu durum, tüm dünyanın yaşadığı bir sorun aslında. Burada ancak hisse senedi sahiplerinin çıkarı ön planda geliyor. 4-5 yıllık seçimlerin düşünüldüğü demokrasiler de, genel kuruldan genel kurula vizyonun belirlendiği şirketlerdeki insanlar da, her şeyi çok kısa vadeli düşünüyor Oysa küresel iklim krizi böyle bir konu değil. Bunun için, yol, köprü yapılmış olması vb., daha oya tahvil edilebilir bir şey gibi alınıyor.
Haberin fotoğrafları