ABD Merkez Bankası da bizim Merkez Bankamız da dünya ekonomisinde bir durgunluk riskine dikkat çekiyor. Her iki bankanın faiz indirimlerinin en önemli gerekçeleri de bu. ABD Merkez Bankası'nın büyümeyi de dikkate alan bir misyonu var. Bizim Merkez Bankamız'ın ise fiyat istikrarından başka görevi yok. Ama iç ve dış talep artışının durgunluğundan dolayı enflasyon hedefinin orta vadede aşağı yönde aşılma riskinden ilk kez bahsediyor. Küresel dalgalanmanın sürdüğü bir ortamda ve söyleminin tersine faiz indirim sürecini erken başlatmayı da buna dayandırıyor.
Büyüme hızının hem dünyada hem de Türkiye'de düşmesi bekleniyor. Dünyada 2007 için IMF tarafından tahmin edilen ortalama büyüme oranı yüzde 5.2 idi. Şimdi IMF bu büyüme tahminlerinin aşağı çekilmesi gerektiğini belirtiyor. Ama henüz yeni tahminlerini de açıklamış ve 2007 büyüme oranını revize etmiş değil. Yüzde 5'in altına inileceği kesin ama nereye kadar düşeceği ise net değil. 2008 için daha önce yapılan tahmin yine IMF'nin ve yine yüzde 5.2 düzeyinde. Burada daha büyük oranlı bir revizyon bekleniyor.
-
Büyüme düşecek de, ne kadar?- Dünya büyüme hızında ve buna paralel olarak Türkiye ekonomisinin büyümesinde belli bir düşüş olacak ama ne kadar? Ilımlı bir gerilemeden başlayan ve son günlerde 1929 buhranının bir benzerinin tekrarlanmasına kadar bir uçtan diğer uca giden farklı görüşler ortaya atılıyor.
Amerika'dan başlayarak dünyanın büyümesi düşecek ama bu ivme kaybı dünyanın doğusuna doğru, Asya'ya doğru gittikce azalabilecek. Beklentiler bu yönde. Çünkü dünya tek ekonomik merkezli, tek kutuplu değil artık. Asya da ciddi bir ekonomik ağırlığa sahip. Böyle bir durumda da dünyanın ortalama büyümesi o kadar da kötü çıkmayabilir.
-
1929'da ne olmuştu?- 1929 benzeri
Büyük Buhran'ın tekrarlanabileceği görüşü ise şimdilik çok aşırı ve çok erken bir görüş. Üstelik 1920'lerin ekonomisi ve dünyası ile 2000'lerin arasında önemli farklar meydana gelmiş.
- Bir kere 1929 buhranı gibi bir durumun kayda değer bir inandırıcılığı veya olasılığı olsa, bazı piyasalar ve kurumlar batar. Bizzat Büyük Buhran'ın yaşanmış olması, böyle bir tecrübenin kazanılması, bazı kurumların oluşturulması, piyasalara ve ekonominin yeni bir yapıya kavuşturulması, benzeri bir krizin olasılığını azaltıcı etki yapıyor.
- 1929'un
aşırı şişmiş piyasalarında likidite kısıldı, faizler yükseltildi. Herkes panik içinde satışa koştu, varlık fiyatları inanılmaz düzeylerde düştü. Kriz bu nedenle çok derin oldu ve yıllarca sürdü. Şimdi ise bunların tersi yapılıyor. Faizler düşürülüyor, merkez bankaları likiditeyi veriyor. Faiz indiriminden olumlu tepki de alınmış. Bu, daha fazla kötüleşmede faiz oranlarının daha da düşürülebileceği anlamına geliyor.
- Üstelik koruma duvarları 1929'daki gibi yüksek değil, ekonomiler tarihte olmadığı kadar birbirine entegre olmuş. Birbirine karşılıklı bağımlı hale gelmiş.
Bu koşullarda Büyük Buhran'ın tekrarına engel olmamak veya buna yol açmak ancak dünyayı yönlendiren güçler topluca intihar etmek isterse olur diye varsayıyoruz.
- Sonuç- "İnsan kendi mutluluğunun mimarıdır." Henry David Thoreau
Yayın tarihi: 21 Eylül 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/21//haber,1E59E97DA7184E3B8073C15BA4E4D239.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.