Anayasa değişiklik taslağı üzerindeki çalışmaları yürüten AK Parti Komisyonu kendilerine yöneltilen eleştirilere nasıl bakıyor?
Özellikle de
"Sivil anayasa değil, parti anayasası yapıyorsunuz" suçlamalarına nasıl yaklaşıyor?
Her ne kadar Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek, dün Bakanlar Kurulu sonrası yöneltilen eleştirilere tepki gösterse de Komisyon'da yer alan üyelerden bazıları da hak veriyor.
Hatta, sadece Parti Komisyonu'nda görev alanlar değil, AK Partili hukukçu milletvekilleri de anayasanın hazırlanış yöntemine yönelik eleştirilere katılıyor.
"Anayasa hazırlığı zemininin parti gibi gösterilmesi, hedeflenen değişiklikleri gerçekleştirmekte karşılaşılacak zorlukları artırır" görüşünü dile getiriyor.
Meclis'in görevi Meclis'te daha geniş katılım sağlanıp, her kesimden gelecek metinler bir araya toplandıktan sonra taslağın ortaya çıkması gerektiği görüşü dile getiriliyor.
TBMM Başkanı
Köksal Toptan da bu yönde düşünenlere destek verenler arasında bulunduğunu dün ortaya koydu:
"İki seçenek var; ya bir anayasa yapıcısı yeni bir Meclis kurulur ya da mevcut TBMM zaman ayırarak bunu gerçekleştirebilir..." Hemen belirtelim, AK Parti yönetimi
"Anayasa yapımcısı bir Meclis'in" oluşmasına karşı.
Hatta, Meclis'te Anayasa Uyum Komisyonu kurulması fikrine de olumlu yanaşmıyor;
"Meclis'in seçim sonrası ortaya çıkan yapısı buna uygun değil" görüşünü savunuyor.
35 yıl önceki anı Tartışmalar sürerken, siyasette uzun yıllarını harcamış AK Parti milletvekillerinden biri dün 35 yıl öncesinden bir anı aktardı.
Anı, 12 Mart 1971 muhtırası sonrası Milli Güven Partisi (MGP), CHP ve AP'liler ile dışardan bazı bakanların katılımıyla kurulan
Ferit Melen hükümeti dönemine ilişkin.
Melen hükümeti döneminde anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi gündeme geliyor.
Değişiklik teklifi görüşülmeye başlandığı sırada dönemin Adalet Bakanı, MGP'li Artvin Senatörü
Hasan Fehmi Alpaslan ilginç bir tavır sergiliyor.
Genel Kurul salonunda, Anayasa Komisyonu Başkanı ile birlikte Komisyon sıralarında oturmayı reddediyor.
"Hükümet, Komisyon sırasındaki yerini almayınca görüşmelere geçilemez" itirazlarına da tepki gösteriyor.
Hatta, hükümet sırasındaki yerine de oturmuyor, doğruca milletvekili sıralarına yöneliyor.
Davranışının gerekçesini özetle şöyle açıklıyor:
"Görüşülen hükümet tasarısı değil, anayasa teklifi. Hükümetin, anayasa teklifine müdahalesi olamaz. Anayasa değişikliğini hükümetin Adalet Bakanı olarak değil, bir milletvekili olarak önerip destekliyorum. Bu nedenle Komisyon'da oturmam..." Herkes hak veriyor, değişiklikler de bu anlayış içinde gerçekleşiyor.
Dikkat çekici olan, 12 Mart askeri yönetiminin Meclis ve hükümet üzerindeki ağırlığının en yoğun olduğu bir dönemde böyle bir olayın yaşanması.
Dileriz bugüne de örnek olur...
Yayın tarihi: 18 Eylül 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/18//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.