Fransa maçını yazmak boşuna sayfa sütun kullanmaktan öteye gitmeyecek diye düşünüyorum. Bizim aslında bugünümüz, dünümüz hiç bir zaman çok farklı olmadı, Tanjevic'li yıllarda. Ortaya çıkartılacak değer aradık, durduk hep.
Cevher'i 3 numara yapıp, uzun forvet yaratmayı düşledik, dream team maçında.
Fatih'i denedik pota altında. Bu hazırlık döneminde önce
Hakan'ı denedik 1 numarada, çok az dakika alabildiği bir yıl sonrasında. Sonra
Semih'i keşfetmeye çalıştık, tam İspanya başlamak üzere iken...
Guardlar'a güven duymayınca,
"Topu getir ver, sen gerisine karışma" düzenine, 1980'lere döndük. Batur abi her röportajında bas bas bağırdı,
"Biz çok temposuz oynuyoruz" diye. Oyun kurucunun güveni olmadan, ne tempomuz ne de takım düzenimiz olabilirdi. Boşuna mı, Olympiakos 3 yıl için bastırdı 8 milyon euro'yu
Jasikevicius'a... Sadece pick&roll oynadığı için mi? Bence sahadaki takımını, bankını hatta rakip takımı bile idare edebildiği için. Nasıl patlama yaptı CSKA, Yunan Milli Takımı iki yılda? Her ikisinin de CEO'su
Papaloukos'ın az mı katkısı? Oynuyor, oynatıyor, 30'unu aştı, şimdi de NBA'yi deniyor. Fransa, sanki San Antonio'nun devamı. Tony Parker'ı coach Greg Popoviç, San Antonio'da nasıl kullanıp yarattı ise, Fransa da aynı yüksek tempoyu kullanıp NBA performansını aynen Avrupa'ya transfer etmiş durumda.
"Biz temposusuz diyoruz" ama Tutku'yu kullanmıyoruz.
"Organize olamadık" diye hep dert yanıyoruz ama
Kerem Tunçeri salona 300 metredeki evinden seyrediyor maçları Madrid'de.
"Hiç fast break bulamyoruz" diyor yorumcularımız. Ligimizin en çok fast break bulan, tempolu oyunda en skoreri
Ömer İstanbul'da, evinde TV karşısında...
Kendimiz, teknik kadromuz yakınıyor,
"Hiç sokamadık" diye. En atarımız TAU'yu İspanya'da, Eurolig'de kurtaran
Serkan ancak gazetelerde burukluğunu bildirebiliyor kamuoyuna. Çoğu koç Sabah'taki toplantıda dostça dedik ki, "Hazırlık turnuvaları, adı üzerinde hazırlanıp doğrulara ulaşmak için yapılır." Şu maç, bu maç tutmadı ise planlar, alalım Kerem'i ekleyelim kadroya devam edelim yolumuza.
Dost niye acı söylesin ki, dost doğruyu söyler, gözümüzün içine baka baka. Eğer yanında yine bakacaksa gözümüzün içine.
Bunlar bizim değil, bizlerin, basketbolun doğruları, dışarıda kalanlarla ilgili. Sahanın içini zaten konuştuk günlerce. Bilgimizi paylaştık, ruhumuzu paylaştık sizlerle. Milli Takımımızın daha iyi olması için. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar deyimine bakmadan.
Burası Türkiye, bizim ülkemiz, bu bizim basketbolumuz. Hepimizin alın teri ile hayatını kazanıp, toplumdaki değerini, karşılığını fazlası ile aldığı yer.
Burada onuncu, onbirinci, onikinci köyler hiç bitmeyecek ki...
Yayın tarihi: 13 Eylül 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/13//didin.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.