Necmettin Erbakan'ın siyasal hayata girdiği dönemde gazetecilerin ona yönelttiği ilk soru "Genelevleri kapatacak mısınız?" idi.
Tüm basın genelev derdine düşmüştü sanki.
Erbakan'ın karşısına ilk çıkanın sorusu önce genelev ise ardından dört eşe izin verilip verilmeyeceği geliyordu.
Aradan yıllar geçti, genelev sorusu artık geride kaldı.
Şimdi daha çok türban ve içki gündemde.
Öncelikle herkesin kabul etmesi gereken bir gerçek var: İktidardaki parti muhafazakâr.
Öyle böyle muhafazakâr da değil.
Kendileri bunu zaten gizlemiyor.
İslamiyete uygun yaşamak, giyinmek ve yemek-içmek istiyorlar.
Burada mesele kendi yaşam biçimlerini, yasaklarını toplumun geri kalanına zorla kabul ettirmek isteyip istemedikleri.Çünkü bunu yaptıkları an, başkalarının özgürlüğüne müdahale etmiş olacaklar. İktidarda beşinci yılını dolduran AK Parti'nin kimi yerel yöneticileri, bu konuda kimi denemelerde bulundu ancak hiçbir girişim başarılı olamadı.
Başbakan Erdoğan, bu konudaki tavrını "Biz Milli Görüş gömleğini çıkardık ama kimi arkadaşlar çıkaramadı" sözleriyle, geçen hükümetin son Bakanlar Kurulu toplantısında dile getirdi.
Merkezi hükümetin zaten bu yolda bir çabası olmadı.
Hatta İslamiyete uygun yaşayanların toplumsal yaşama katılması konusunda yeterli adımı atıp atmadıkları tartışılır oldu.
Evet, AK Parti mensuplarının önemli bir bölümü içki içmiyor.
Evinde içki ikramından hoşlanmayan çok sayıda üyesi ve yöneticisi de mutlaka vardır.
Ancak, dünyayı gezip dolaştıkça, temasları artırdıkça bu konuda farklı tavır geliştirenleri de var elbette.
Başta da dediğim gibi, bu bir inanç meselesi.
Bir Müslüman'a "Neden içki içmiyorsun?" demekle, bir Yahudi'ye "Neden ille Koşer yemek istiyorsun?" demek arasında bir fark yok. Eğer bu çok basit bir konuysa, aynı insanlara "Niye domuz eti yemiyorsun?" sorusu da yöneltilebilir.
Nasıl ki, kendi inançlarına uygun yemek yiyen bir Yahudi dostumla yemeğe çıkmaktan rahatsız olmuyorsam, içki içmeyen (sağlık veya inancı nedeniyle) Müslümanlarla bir arada olmaktan da rahatsız olmuyorum.
Niye bu uzun girişi yaptım?
Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasının ardından Mehmet Yılmaz konuyu gündeme getirdi.
Hıncal Uluç da sürdürdü.
Önce Çankaya Köşkü'nün düzeninden bahsedeyim.
Çankaya'daki ilk resepsiyonda içki şişeleri fazla gösterişli bir şekilde düzenlenmişti, benim katıldığımda sunum normale dönmüştü.
İkinci olarak mönü yenilenmiş, çeşitlenmişti.
İçki konusuna gelince...
Ben genelde viski ve şarap içerim.
Bugüne kadar bana gerek özel daveti, gerek kamusal davetinde "Niye içiyorsun?" diye soran da olmadı, içki servisi yapmaktan imtina eden de.Ben de ne istiyorsam onu içtim. Zaten şerbeti de çok fazla sevmem.
Yayın tarihi: 13 Eylül 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/13//babahan.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.