Yeni Bakanlar Kurulu ve yeni hükümet programı açıklandı. Programda da, ekonomiye bakacak olanlarda da, sürpriz değişiklikler yok.
Ancak geçmiş dönemle bu dönem arasında önemli bir fark olabilir. O da küresel ekonomi
ilk hükümet döneminde pozitif bir konjonktür içindeyken şimdi en azından finansal piyasalar ciddi bir dalgalanma ile karşı karşıya. Bizim piyasalarımızı etkilemesi yanında doğrudan etkisi dış açığımızı finanse etmede ortaya çıkacak.
Cuma günü açıklanan temmuz ayı dış ticaret verileri şimdiye kadarki en yüksek aylık ithalat ve dış ticaret açığı rakamını ortaya koydu. 15 milyar dolarlık ithalata karşılık 6.1 milyar dolarlık dış ticaret açığı oluşmuş. Bu açığın bir bölümü turizm ve diğer döviz gelirleriyle kapıtsa bile belli bölümü için dışarıdan sermaye girişine ihtiyaç duyuluyor. 32 milyar dolarlık yıllık cari açık üzerinden
her ay ortalama 2.7 milyar dolarlık sermaye girişi gerçekleşmeli ki, açık finanse edilsin, büyüme devam etsin. Aksi taktirde döviz kurları üzerine baskı gelecek, açık daralmaya ve buna paralel büyüme hızı azalmaya başlayacak.
-
Hükümetin hazırlığı mı?Bu açıdan hükümette ekonominin koordinsyonundan da sorumlu olacak yeni bakan
Nazım Ekren'in Başbakan'ın talimatıyla kriz yaşamış 10 ülkeyi son iki yıl içinde dolaşarak krizin nedenlerini ve sonuçlarını incelemesi ilginç geldi bana (31 Ağustos, Milliyet Gazetesi). Bu durum, hükümetin olası küresel bir krize karşı hazırlık yaptığını gösteriyor.
Yine bu dönemde
Mehmet Şimşek'in Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı olarak atanması çok isabetli. Şundan dolayı: Türkiye'nin dışarıdan sermaye girişine ihtiyacını rakamsal olarak belirttim. Ayda 2.7 milyar dolar. Eğer dışarıda sıkıntı başlar, Türkiye'den sermaye çıkarsa kur yükselir, açık da finanse edilemez ve bundan büyüme darbe yer. Hükümet de yüksek büyüme hedefine ulaşamaz.
Sermaye akışının devam edebilmesi ve kesilmemesi de, eğer olacaksa sermaye çıkışının kontrollü olabilmesi de,
öncelikle hükümetin ekonomi politikalarında istikrarı korumasına bağlı. Bütçe disiplininin devam ettirilmesi, IMF ile programın sürdürülmesi, özelleştirme satışları ve gayrimenkul satışlarının devam ettirilmesi de elbette gerekli koşullar arasında. Bunlara ne kadar erken başlanırsa o kadar da iyi. Belli ölçüde mesafe alınmış olur.
-
Şimşek'e düşen rolİşte bu sermaye girişini devam ettirmek, dünya koşullarından dolayı
sermaye çıkışı olacaksa bunu en azda tutmak ve büyümeye yansımasını sınırlamak, yeni dönemin en kilit olayı. Burada da en kilit rol Hazine Bakanı olarak
Mehmet Şimşek'e düşüyor. Elbette Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan'ın bütçe disiplinini ve özelleştirmeyi sürdürmesi belirleyicidir. Ancak nihai olarak yabancıları ikna etme ve tahsilatı yapma işi Hazine Bakanı Şimşek'e düşüyor.
ABD'de en büyük yatırım bankalarından birinde çok yakın zamana kadar çalışması, masanın diğer yanında bulunması, dünya finans çevreleriyle diyalog içinde olması, küresel finansal sistemi tanıması ve herşeyden önemlisi yaşanmakta olan dalgalanma nedeniyle bugünkü ortam Şimşek'e kilit bir rol yüklüyor. Bu hükümet, izlediği politikalar yanında yeni açıkladığı ekonomi programıyla kendisini iktidara getiren nedenlerin başında sermaye girişleri ve buna dayalı yüksek büyüme olduğunun farkında. Kurulmuş olan ekonomik yapıda başarının devamı da, ancak dışarıdan sermaye girişi ile mümkün. Bu bakımdan önümüzdeki dönem hükümet için ciddi bir test ve sınav niteliğinde.
- Sonuç"Görev, içinde bulunduğumuz zamanın bizden istediği şeydir." Von Goethe
Bugünkü Tüm Yazıları
Yeni dönemin kilidi neden Şimşek'te?
Yayın tarihi: 3 Eylül 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/03//haber,3456B19E3465458BA6F0D5B34E7FF130.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.