Adını koyalım: Gerilim!

22 Temmuz'da "erken seçime" gidildi.
Seçime "erken gidilmesinin" sebebi neydi?
Cumhurbaşkanı'nın seçilememesi.
Meclis 22 Temmuz öncesi "ne oldu da" Cumhurbaşkanı'nı seçemedi?
"12 Nisan" oldu.
"14 Nisan" oldu.
"27 Nisan" oldu.

"Başka başka" neler oldu? "Yukarıdaki tarihler" askerle ilgili.
Sivillerle ilgili de "bir şeyler" oldu.
"Ahmet Necdet Sezer'in konuşması oldu.
YÖK Başkanı'nın oldu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın oldu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın oldu.
Özetleyelim: 22 Temmuz'dan önce Türkiye "normal halde" değildi. "Normalleşmenin sağlanması için" seçime gidildi.

Seçimde ne oldu?
AKP yüzde 47 ile iktidar oldu. Yüzde 47 "tapu gibi bir gerçek."
"İtiraz" mümkün değil.

Ya 22 Temmuz'dan sonra ne oldu? Cumhurbaşkanı seçimi oldu. Oldu olmasına da "Türkiye hala normalleşmiş değil."
Cumhurbaşkanlığı seçiminden "bir akşam önce" askerin 30 Ağustos bildirisi oldu. "Bayramdır" normaldir. Cumhurbaşkanı'nın seçildiği gün ise; Meclis'te "komutanlar" yoktu.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin "4'ü vardı", gerisi yoktu. Yargıtay Başkanı ve birkaç üye vardı ama...
"Danıştay Başkanı" yoktu. YÖK Başkanı "yoktu." "Rektörler" yoktu.
Tekrarlayalım:
Yüzde 47 oy "anaların ak sütü kadar helal."
Ve "gerçek."
Ancak demokrasi "kurallar ve kurumlar" rejimi.

"Kural" işledi Cumhurbaşkanı seçildi.
Meclis'in şeref locasına ise "kurumlar gelmedi."
Seçimin "ertesi günü" ise... GATA'da Abdullah Gül'e "sayın Cumhurbaşkanı" denildi.
"Cumhurbaşkanım" denilmedi.

Yine özetleyelim:
"Türkiye normalleşsin" diye 22 Temmuz seçimi yapıldı. Seçimin üzerinden 40 gün geçti. Görüntü "normalleşmenin olmadığı" görüntüsü.

Bu durum devlette bir "çatışma mıdır?"
Abartmayalım, ortada çatışma falan yok.
Öyleyse "sürtüşme midir?" Maalesef "evet."
"Özlenen" ise;
Normalleşmedir.