- Her yıl 2 Temmuz geldiğinde ne geliyor aklınıza?
- O tarih yaklaşırken bende titremeler, sarsılmalar başlıyor. Biliyorum ki telefonlar çalacak, insanlar 'Ne düşünüyorsunuz?' falan diyecek. Çoğuna yanıt vermem. Çünkü bu konuda söylenmedik hiçbir şey kalmadı. Beri yandan da unutulsa ona da kızacağım, böyle bir ikilem yaşıyorum. Ama 'hiç olmamış farz edelim' havası beni çok öfkelendiriyor. Türk halkı Sivas'la yüzleşmedi, hesaplaşmadı, üzerine bir avuç toprak attı.
- Sonra hiç Sivas'a gittiniz mi?
- Hayır! Ne işim var orada benim, altın döşeseler gider miyim? 58 plakalı araba görsem fena oluyorum, oraya mı gideceğim?
- Bir şey olsa, yolunuz düşse, gitmeniz gerekse, gitmez misiniz?
- Hayır, küskünüm ben o şehre. Ahmet Turan Alkan'ın eski Sivas'ı anlattığı Altıncı Şehir diye bir kitabını okudum, sanırsın ki benim çocukluğumun Antep'i. Böyle güzel bir şehir bu hale nasıl getirilir, bu şehirlere bu insanlar nasıl kıyar? (ağlamaya başlıyor) Ya, ben tek bir karınca bile ezmedim bugüne kadar...
- Eski sizden bir şey kaldı mı peki geriye?
- Sivas öncesi benden mi? Hâlâ hümanistim, hâlâ iyimserim, iyi insan olduğuma başkaları karar verir ama kötü olmadığımı biliyorum, hâlâ kedileri seviyorum, şekeri seviyorum, güzel bir insan sesi duyunca mutlu oluyorum. Gözünüzün rengi gibi değişmeyecek şeyler bunlar...
Yayın tarihi: 19 Ağustos 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/19/pz/haber,6384B8AE6BDC43F7B5B1181A1F8FB09B.html
Tüm hakları saklıdır.