Dünya Bankası doğal felaketleri 6 grupta topluyor: Deprem, sel, kuraklık, heyelan, kasırga, yanardağ patlaması. Bu 6 felaketin 6'sı da şu sıralar gezegenimizi kasıp kavuruyor. Daha dün Peru 7.9, Solomon Adaları da 6.7 büyüklüğünde depremle sarsıldı, Endonezya'daki Saputan yanardağı homurdanmaya başladı.
Ve dünyanın en riskli, yani topun ağzındaki 6 deprem noktasından biri olan İstanbul (Diğerleri San Francisco, Tokyo, Kuzey Şili, Lübnan ve Çin'in Lanzhu bölgesi), 17 Ağustos'un 8'inci yılı etkinlikleri sayesinde kaçınılmaz felakete bir adım daha yaklaştığını,
"Marduk"umuzla randevuya en çok 29 yıl kaldı ğını hatırladı: Marmara'nın ortasında 1800'lerin başından beri kırılmayı bekleyen 70 kilometrelik fay son bir yılda 2.5 santimetre daha yürüdü. İlerleyecek, ilerleyecek ve bir gün direnci bittiğinde...
17 Ağustos'un her yıldönümünde olduğu gibi, uzmanlar da değerli görüşlerini esirgemiyorlar. Biz bunlardan en çok İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür'ün açıklamalarını önemsedik. Çünkü, geçen yıla göre daha karamsar. Çünkü pusudaki fayla ilgili en taze bilgiler onda.
Prof. Görür geçen yıl "Araştırmalarımız Orta Marmara Çukurluğu ile Adalar arasında bir enerji birikmesi olduğunu işaret ediyor.
Literatürde 'Akma' dediğimiz olay gerçekleşiyorsa, bu fayda tahmin ettiğimiz boyutta deprem olmayabilir, hatta hiç deprem olmayabilir " diyordu.
Bugün ise "1999 Gölcük ve Düzce depremlerinde Marmara'nın kabuğunda 240 senede birikmesi gereken enerji ve stres 55 saniyede yüklendi.
Bu yükü Marmara kaldıramaz. En geç 2029'da bu iş biter " diyor.
Prof. Görür, yaz başında bir ay boyunca Marmara'yı karış karış tarayan, Türk, Fransız, Amerikalı ve Alman bilim adamlarından kurulu ekipte yer aldı. Gözlemlerini, "Marmara'nın tabanı fokur fokur kaynıyor. Faydan inanılmaz boyutlarda metan, hidrojen, sülfür gazları ve su çıkışı var" diye aktarıyor. Bu ne anlama geliyor?
Yanıtını projenin patronu olan "Fransız Deniz Bilimleri Enstitüsü"nün (IFREMER) raporunda bulduk. Şöyle deniyor: "Denizin bu kadar derinliğinde (666 metre) fayın gaz ve su püskürtmesi pek görülmüş bir şey değil. Şimdi fayın neden gaz ve su püskürttüğü, bir deprem öncesi hangi koşullarda gaz çıkışı olabileceği sorularına yanıt arıyoruz."
Açıkçası onlar da Marmara'daki faydan gaz ve su çıkmasını pek hayra alamet görmüyorlar.
Hazırlıklar hiç de fena gitmiyor Bununla birlikte, Sezar'ın hakkını da Sezar'a vermemiz gerekiyor. Evet, büyük İstanbul depremi kaçınılmaz ve her gün biraz daha yaklaşıyor ama Türkiye de eskisi kadar hazırlıksız değil. Tam tersine.
Örneğin okulların, hastanelerin, diğer kamu binalarının, üst geçitlerin güçlendirilmesinde epey mesafe alındı. Kentsel dönüşüm projeleri ilerliyor. İnşaatlarda zemin etüdü ve kaliteli malzeme ciddiye alınıyor. Kızılay tepeden tırnağa yeniden yapılandırıldı. Silahlı Kuvvetler sürekli deprem tatbikatı düzenliyor
Bu gelişmeler tahminlere de yansıyor: Daha 2 yıl önce bilanço 90 bin ölü, 135 bin yaralı, 600 bin evsiz diye sıralanıyordu.
Depreme hazırlık çalışmaları koordinasyonunda yardımcı olan Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mustafa Erdik şimdi bu rakamları 40 bin ölü, 160 bin yaralı, 400 bin evsiz diye sayıyor.
Yani teorik olarak, 2 yılda 50 bin can ve 200 bin kişinin konutu kurtarıldı.
Deprem 2020'den sonraya kalırsa, bilanço hiç kuşkusuz iyice küçülecek. Yeter ki ipi gevşetmeyelim.
Yayın tarihi: 17 Ağustos 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/17//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.