Mahsun'u çok takdir ediyorum
'Beyaz Melek'te oynayan Fadik Sevin Atasoy, yönetmeni Mahsun Krımızıgül'ü kazandığı parayı sinemaya yatırdığı için çok takdir ettiğini söylüyor..
Oyuncu Fadik Sevin Atasoy, geçen ay bir filmi tamamladı, ikincisinin çekimlerine başladı, üçüncü projesi de belli oldu. Cemal Şan'ı film setlerine döndüren 'Zeynep'in Sekiz Günü'nde, Mahsun Kırmızıgül'ün yönetmenliğe adım attığı 'Beyaz Melek'te ve Bahadır Karataş'ın 'Usta'sında oyunculuğunu sergileyecek olan Atasoy, tiyatrocu ailesinin izinden, daha ileriye gidiyor. Atasoy, Milliyet Sanat'a konuştu.
* 2007 size uğurlu geldi, üç filmde birden oynuyorsunuz. Biraz o filmlerden söz edebilir misiniz? Gözdem, Cemal Şan'ın 'Zeynep'in Sekiz Günü'. Senaryo da ona ait. Filmde, kimseyi incitmemek ve incinmemek için kendine çok steril ve hatta takıntılı bir hayat kuran Zeynep'i oynuyorum. Beni çok etkileyen bir karakter oldu.
* Neden sizi bu kadar etkiledi? Çünkü matruşka gibi bir karakter. Açıyorsun içinden bir şey çıkıyor. Ve senaryoyu okurken ne benim ne de Cemal'in tahmin ettiği taraflar çıktı Zeynep'te. Aslında film öyle organik hale geldi ki, bir süre sonra filmi biz çekmiyoruz, film bizi çekiyor, demeye başladık. Film nefes almaya başladı.
KARİYERİME KATKISI OLMAZ
* 'Beyaz Melek' filminde de oynuyorsunuz. Mahsun Kırmızıgül gibi şarkıcılıktan dizi oyunculuğuna geçmiş birinin ilk filmi sizin için biraz riskli bir proje değil mi? Kariyer anlamında benden bir şey götüreceğini ya da bana bir şey katacağını düşünmüyorum. Mahsun'un bu işe nasıl kafa yorduğunu gördüm. Hevesini gördüm. Sinema sevdası beni çok güzel ikna etti. Buna inanarak ve yürekle yapan bir insanın yanında mutlaka olurum. Bu Mahsun olabilir, bir öğrenci olabilir. Mahsun'u bu anlamda çok takdir ediyorum çünkü maddi kazancını başka şeylere yatırmayıp sinema uğruna harcadı.
TAVUKLARLA YAŞIYORUM
* Üçüncü filminiz 'Usta' tam bir sürpriz olacak... Evet, yeni başlayan bir yönetmen Bahadır Karataş. Reklamcı ama yıllardır film yapmak isteyip, bütçeyi nihayet bulabilmiş bir yönetmen. Senaryoyu kendisi yazmış, çok naif bir hikaye. Eskişehir'de çekilecek bu filmde çocuk arzusuyla yanıp tutuşan bir kadını oynuyorum. Kocası bir tutkunun peşinde evlilikten uzaklaşmış. Uçak yapıp uçurmak istiyor. Hasibe kocasını geri kazanmaya çalışıyor. Arzusu çekirdek bir aile olabilmek. Tam bir Anadolu kadını, tavuklarla yaşıyor.
* Çalışmadığınız zamanlarda nerelerde, nasıl vakit geçiriyorsunuz? Para biriktirip yurtdışına gidip, izleyip, "Ah, ah, ben neden yapamıyorum!" diye çıldırıyorum. En çok Londra'ya gidiyorum. Ailemin yarısı da orada. Yağlı ekmek ve kalacak yer olduktan sonra bütün paramı oyunlara harcıyorum. Ama İstanbul'dayken, senelerdir beraber çalıştığım bir müzisyen arkadaşım var; Emre Dündar, onunla gireriz eve, saatlerce şarkılar söyleriz. Ya da o beste yapar, piyanisttir.
* İlk filmiyle Altın Portakal kazanmış bir oyuncusunuz, bu üç filmden bir beklentiniz var mı? Alnımın akıyla çıkayım bu işlerden ve rolümün hakkını vereyim. Başka hiçbir şey istemiyorum. Eğer hakkını verirsem o karakteri özgürleştirmişim gibi hissediyorum. İnşallah Zeynep de, Hasibe de, Hatice de özgürlüklerine kavuşurlar. Sonra bana hesap sormazlar "Bizi niye eksik yarattın?" diye.
Yayın tarihi: 14 Ağustos 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/14/gny/haber,CFEBEE2E6BD345C79A249B1E15F51C66.html
Tüm hakları saklıdır.