İstanbul'a zengin ve ünlü olmak için gelen binlerce genç kızdan birisi o.
Aslında şanslılarından.
Çünkü çoğu onun ulaştığı yere varamadan kendisini batakhanelerde buluyor.
Ünün ve paranın da bir bedeli var elbette. Önemli bir bölümü zengin işadamlarının kollarında servet biriktirirken bir kısmı çete reislerinin kapatması oluyor.
Bir süre sonra bu ilişkilerin getirdiği güç hoşlarına gidiyor.
Kimse onlara dokunamıyor, yargılamıyor, ne yapsalar yanlarına kar kalıyor. Bir telefonla televizyon programı bile yapabilir hale geliyorlar.
Çete reisiyle ilişki davranış modellerini ister istemez bozuyor.
Sorunları hukuk yolları, karşılıklı konuşma ile çözme değil,
"ağır abileri" devreye sokarak, telefonlar açarak,
"kurşun manyağı" yaparak çözme iddiası gündeme oturuyor.
Bir anlamda düzenin hem kurbanı, hem de kullanıcısı oluyor.
Manken, şarkıcı, futbolcu, büyük takım menajeri olması önemli değil.
Hepsinin bir çeteyle, çetelerle bağlantısı var.
Bütün Türkiye biliyor ve izliyor.
Ta ki, bir çarşıda çatışma çıkıp insanlar vuruluncaya kadar.
Tuğbay Özay sadece bir simge. Türkiye'de ilişkilerin karanlık boyutunun böyle gün yüzüne çıkmış olmasına rağmen
"dokunulmazlık" zırhının ne kadar uzun sürebildiğinin bir simgesi.
Aynı zamanda Türkiye'nin gerçek bir hukuk devleti olabilmesi için daha ne kadar yol alması gerektiğinin bir göstergesi.
Belki bu olay ona acı bir ders olur ve kendisine ve ilişkilerine bir çeki düzen verir.
Yayın tarihi: 12 Ağustos 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/12//haber,03EB25777B0B4BB9B22407BD2774818F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.