Siyasette Çankaya üzerine fal açanlar çoğalıyor. Ancak lafı uzatmadan söylemek gerekirse, bugün gelinen noktada adaylık konusundaki tavır Abdullah Gül'den yana.
Eğer Gül adaylıktan çekilmezse AK Parti başka bir aday çıkarmaz. Ankara kulislerinde yaptığım nabız yoklaması da bugün itibariyle Gül'ün adaylığı konusunda herhangi bir sorun olmadığı yolunda.
Yani Meclis toplanıp Başkanlık Divanı oluştuktan sonra cumhurbaşkanlığı seçimine gidilecek ve
Abdullah Gül cumhurbaşkanı adayı olacak.Yine bugün ortadaki gerçeğe göre de en geç üçüncü turda cumhurbaşkanı seçilecek. Farklı bir beklenti içinde olanlar partiyi ve bu partinin lider kadrosu arasındaki ilişkileri iyi bilmiyor.
27 Nisan sürecinde aday olan ve her türlü eleştiriyi göğüsleyen Gül, meydanlarda da büyük teveccüh gördü.
Seçim bir bakıma cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine yapıldı.
Evet, Başbakan Erdoğan seçim öncesi ve seçim gecesi yaptığı konuşmalarda "Uzlaşma" dedi.
Ancak uzlaşmanın tarzı ve niteliği de önemli.
Halkın yüzde 47 oyunu almış bir partinin aday belirleme kabiliyetinden vazgeçmesi uzlaşma değil, teslimiyet olur.
Önemli olan Çankaya'da Türkiye'yi temsil edecek, devletin organlarının uyumunu sağlayacak, Köşk'e kapanmadan dışarıyla teması sağlayacak bir isim bulmak.
Burada Meclis'teki sandalye sayısı 99'a düşmüş bir partinin dediğini yapma ön şartı olursa, 22 Temmuz seçimlerinin bir anlamı kalmaz demektir. Demokrasi uzlaşma demektir ama uzlaşma talep edenlerin de toplumsal gerçeği, seçim sonuçlarını doğru okumaları gerekir.
Hem sandıkta ağır bir yenilgi alıp hem de "Benim dediğim olmazsa kaos olur" demek gerçekçi ve etik değildir.
Yayın tarihi: 4 Ağustos 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/04//haber,A44A47066ADA4E45AEC6A6FBEB6C7BEE.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.