'Bakkal şarkısı' aslında başyapıttır

Tatildeyim. Bu yazıyı da acayip kıyak bir ortamda yazıyorum. Zeytin ağaçları, taş evler, bahçeler falan... Öyle bir yerler buraları... Çok ücra ve çok uzak. Güneş yeni doğdu, tahta masamın karşısındaki bahçeye vuruyor. Sade Türk kahvemi de getirdiler, höpürdettim, yazı yazıyorum. Hayır, nerede olduğumu yazmayacağım, zira burayı kimsenin bulmasını istemiyorum. "Gelin," diye önerecek falan da değilim. Sadece içinde bulunduğum ruh halini anlamanızı istiyorum. Şu anda Richard Marks'ın I Will Be Right Here Waiting For You isimli eseri çalıyor ve bu hoşuma gitmeye başladı. Aslında burada uzun zamandır terk ettiğim bir müzik konseptini yeniden keşfettim. Burada sürekli Eric Clapton'dan Wonderful Tonight, Bryan Adams'tan Everything I Do, Eagles'tan Hotel California gibi şeyler çalıyor. Yani 'bakkal şarkıları' tabir edilen şarkılar. Biliyorum 'bakkal' deyince son dönemde aklınıza Serdar Ortaç geliyor. Zira Hande Yener'in başlattığı 'bakkal şarkıları' tartışmasında, en yüksek ses ondan çıktı. 'Bakkal şarkıcı' olarak artık o geçiyor. Fakat bakkal şarkısı, sadece Serdar Ortaç'a bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.

'SERDAR ORTAÇ HAKLI'
Ben bu müthiş polemik hakkında hiçbir şey yazmadım. Şimdi bakkal şarkıları çalan bir güney kasabasında cırcır böcekleri kafamı ütülerken şunu söylemek isterim ki, Serdar Ortaç'ın söyledikleri doğrudur. Yani (Bu deyimi kim buldu bilmiyorum, ama biri bulmuş ve bence derdini çok iyi anlatıyor) bakkal şarkısı mühim bir kategoridir. Bakkal şarkısı, bir kere kitlesel hit demektir. Olası en düşük ortak beğeni paydasına hitap eder. Ama her 'düşük beğeni parçası' (düşük belli pantol gibi oldu) da iyi bir hit olacak diye bir kural yok tabii. Yani bakkal şarkısı, aslında başyapıt özellikleri taşır. Teknik açıdan kusursuzdur. Dünyada 'catchy' denen, akılda kalıcı nakaratları vardır. Dilini bilmeseniz bile mırıldanırsınız. Mesela I Will Always Love You'yu "ayz vil olveeey slavz yu..." diye söyleyenler vardır ve bu noktada şarkının sözleri önemsizdir. Bakkal şarkı sizi kuşatmış ve ele geçirmiştir. Düşünün, eminim sözlerini uydurup söylediğiniz bir sürü İngilizce şarkı bulursunuz. Buna verebileceğim en iyi örnek Yeke Yeke'dir. "Pitsunturun narınçiii aaaaa!" diye bu şarkıyı söyleyen nice Türk tanıyorum. Bakkal şarkı, çağlar boyu peşinizi bırakmayan şarkıdır. Zamanında sevmeyebilirsiniz, ama yıllar sonra sizi bir yerde bulur ve gülümsetir. Bir kere zihninize kazındı mı, bir daha çıkmaz. Orada kalır, bir gün tekrar ortaya çıkacağı güne kadar saklanır. Her büyük hit bakkal değildir. Denemek için annenize dinletin. Mırıldanıyor ya da bu şarkıyı daha önce dinlediğini iddia ediyorsa şarkı büyük ihtimalle bakkaldır. Bu yüzdendir ki bakkal şarkı popüler müzikte çok önemli bir kategoridir. Sistemi ayakta tutar. Doğal düşmanı yoktur. Müzik eleştirmenleri ne derse desin etkilenmez, zamana dayanır ve en zor koşullarda dahi hayatta kalır.

SİSTEMİN TEMEL DİREĞİ
Öte yandan bakkal şarkı, kendinden daha güçsüz türlerin de yaşamasına katkıda bulunur. Mesela portfolyosunda iki ya da üç tane bakkal şarkı bulunan bir küçük firma, faturaları ödemekle kalmaz, alternatif türlere de yatırım yapabilir. Bunun yakın tarihteki en iyi örneği için bkz. Sub Pop, bkz. Smells Like Teen Spirit-Nirvana. En az bir bakkal şarkısı yapan müzisyenler, türleri ne olursa olsun kariyerlerinin kalan kısmı için bir özgürlük şansı kazanmış olurlar. Bakkal şarkı, sistemin temel direğidir. Çağlar boyunca böyle olmuştur. Mozart'tan Beethoven'a, Ravel'den Verdi'ye müthiş bestecilerin kitleler tarafından tanınması ve diğer eserlerinin de gün yüzü görmesi 'bakkal' mantığıyla olmuştur. Mesela Ravel'in keman, piyano ve çello için nice müthiş sonatları varken kendisi geniş kitlelerce Bolero var ya onu besteleyen adam şeklinde tanınmıştır. Şimdi, içinizde "Sen Mozart'a bakkal mı diyorsun?" düzeyinde mesajlar yazmaya hazırlanan okurlar olduğunu hissediyorum. Boş verin bu kadar asabiyeti cuma cuma... Size kendi bakkal listemi hazırladım. Ekleme yapmak isteyenlerden yerli ve yabancı şarkılar bekliyorum. Bakalım sizden ne bakkallar gelecek? Bu arada bu bakkal hadisesini düşünürken bir şey fark ettim. O da pazara...