Şeref locası seçimleri

Böyle dönemlerde "isimler havada uçuşur."
Doğaldır.
Orta yerde "bu kadar şeref mevkii" olunca...
Elbet herkes "kendince bir kadro" kuracaktır.
Ama "çatı" tek kişinin kafasında.
Başbakan'ın.
O ise "suskun."

Önce TBMM Başkanı seçilecek.
Tabii "Başkanlık Divanı" da.
Grup Başkanvekilleri.
Bu arada "Bakanlar Kurulu" belli olacak.
Ve tabii "Cumhurbaşkanı."

"Şeref makamları" arasında Meclis'teki Komisyon Başkanlıkları da var ama...
"Onların seçiminin" acelesi yok.
Ekimi bekleyebilir.

Şu anda "seçimi garanti olan" kimse var mı?
Evet demek pek kolay değil.

Eğer Çankaya'ya çıkacaksa, Abdullah Gül kabinede yer almayabilir.
"Çıkmama ihtimali var mı" diyecek olursanız...
Abdullah bey "öyle bir açıklama" yaptı ki hem kendini bağladı, hem de Tayyip beyi.
Tayyip bey "bu açıklamanın" öncesinde "elinde liste, parti parti dolaşıp, uzlaşma arayacağını" söylüyordu.
Şimdi "uzlaşma kilitlendi."

Bu saatten sonra Tayyip bey "Abdullah Gül dışında bir arayışa" girebilir mi?
Burası Türkiye, her şey olabilir ama...
Abdullah Gül "incinir, küser."

Bu süreçte AKP içinde bir "kırılma, çatlama" akla gelebilir mi?
Hayır.
Zira "Tayyip bey çok güçlü ve duruma hakim."

Bakanlık için ortalık isim kaynıyor.
Ama "AB ile ilişkiler nedeniyle" Ali Babacan dışında "garanti" var mı, bilemiyoruz.
Meclis Başkanlığı için de öyle.
Ortalık isim kaynıyor.
Acaba Köksal Toptan mümkün mü?
TBMM'nin "Deniz Baykal ile birlikte en kıdemlisi... Deneyimlisi."
7 dönemdir Meclis'te.
AKP içinde "1980 öncesinden kalan" tek milletvekili yine o.
"Cumhurbaşkanlığı adaylığı için" adı anket konusuydu.
"Adalet Komisyonu Başkanlığı" yaptı.
Ve de "Büyük Kongre Başkanlığı."
Neden olmasın?
Ama "takdir hakkı" Başbakan'ın.