CHP bu seçimlerde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da sıfır çekti.
Baykal dün "İstifasının söz konusu olmadığını" açıkladığı basın toplantısında seçim sonuçlarını irdeleyeceklerini, "Toplumdan daha geniş destek almayı mümkün kılacak arayışları sürdüreceklerini" söyledi.
Bu arayışlara katkı için CHP'nin Doğu ve Güneydoğu'da erime sürecini irdeleyelim.
1977 seçimlerinde CHP bölgenin 13 ilinden (Adıyaman, Ağrı, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Şanlıurfa, Van)
20 milletvekili çıkardı. (Meclis 450 üyeliydi)
1983'te Halkçı Parti bölgede
15 milletvekilliği kazandı. (Meclis 400 üyeliydi)
1987'de SHP'nin skoru
12 milletvekilliği oldu. (Meclis 450 üyeliydi). Ama 1991'de HEP'le işbirliği yapınca bu sayı
28'e yükseldi. O seçimde bölgenin Meclis'e gönderdiği temsilci toplamının 55 olduğunu belirtelim. Yani
SHP, Doğu ve Güneydoğu'da milletvekilliklerinin yüzde 50'sinden fazlasını kazandı. (Meclis 450 üyeliydi)
Sonra? 1995'te CHP (1995'in Şubat ayında CHP ve SHP birleşti)
2 milletvekilliği elde edebildi: Biri Tunceli'den, diğeri Adıyaman'dan.
63'te sadece 2! (Meclis'teki sandalye sayısı o seçimden itibaren 550'ye çıktı)
1999'da CHP'nin bölgeden hiç temsilcisi olmadı. Çünkü yüzde 10 barajına takıldığı için Meclis dışında kaldı. Ancak barajı aşsaydı bile yine
2 milletvekilliği (Adıyaman ve Tunceli'den) kazanabilecekti.
2002 seçimlerinin çok özel tablosu (İki parti barajı aşabildi) sayesinde CHP'nin Doğu ve Güneydoğulu milletvekili sayısı
14'e yükseldi. Ancak DYP, ANAP, özellikle de DEHAP baraja takılmasaydı
4 milletvekili (Adıyaman, Kars, Mardin, Tunceli) çıkarabilecekti.
Ve 2007 seçimlerinde takke düştü, kel göründü:
CHP bazı aşiretlerin desteğiyle sadece Adıyaman'da bir milletvekilliğini kurtarabildi. 16 ilden (1999'dan itibaren bölgenin 13 iline Batman, Şırnak ve Iğdır eklendi) tek milletvekili! Dahası
CHP'nin bu 16 ildeki oylarının toplamı, AK Parti'nin sadece Diyarbakır'daki oylarına ulaşamıyor. Arşivdeki Kürt sorunu raporları Sıraladığımız bu veriler CHP'nin 1995'ten itibaren bölgeden dışlandığını ortaya koyuyor. Aslında CHP ile Doğu ve Güneydoğu halkı arasındaki ilişkilerin kırılma noktasını ondan bir yıl önce, 1994'te aramak gerekiyor. SHP listelerinden seçilen DEP'lilerden 7'sinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp tutuklanmalarına dönemin "Hassas" koşulları nedeniyle CHP seyirci kalınca, bölge halkı da ona sırt çevirdi. Daha sonra CHP'nin Kürt sorunuyla ilgili söylemlerinin değişmesi de tuz biber ekti.
Oysa Kürt sorununa en doğru teşhisi koyan ve en gerçekçi çözüm önerilerini hazırlayan SHP ve CHP'ydi. Parti bu konuda zengin bir arşive ve güncelliğini koruyan raporlara sahip. Birkaçını hatırlatalım: SHP'nin 1989'da hazırladığı "Doğu ve Güneydoğu Sorunu Raporu", SHP'nin 1993 Kurultayı'nda kabul edilen "Öncelikli Hedefler Bildirgesi", CHP'nin 1999'da hazırladığı "Doğu ve Güneydoğu Raporu" ile "Demokratikleşme ve İnsan Hakları Raporu".
CHP özellikle son iki raporu kamuoyunun tartışmasına açarken bakın neler öneriyordu: "Yerinden yönetim, özel okullarda Kürtçe eğitimi, medyada ana dilde yayın, Kürt dili ve kültürü enstitüsü, Kürtçe isim özgürlüğü, coğrafi yasakların kaldırılması..."
CHP bu taahhütlerini rafa kaldırmasaydı, seçimde bu tablo ortaya çıkar mıydı?
Baykal ve arkadaşları Kürt sorununa bakışlarını gözden geçirirler mi bilmiyoruz ama CHP Doğu ve Güneydoğu halkını yeniden kazanmadıkça ağzıyla kuş tutsa iktidara gelemez.
Yayın tarihi: 25 Temmuz 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/25//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.