Bodrum'da art arda başlayan ve büyük zararlara neden olan orman yangınları, felaket filmlerine benziyor. Yangını söndürmek için canını dişine takarak çalışan fedakâr orman emekçilerine teşekkür borçluyuz.
Siz hiç yanmış orman gördünüz mü? Ben gördüm. Geçen pazartesi günü, Güvercinlik'teki Doktorlar Sitesi'ndeki dostlarımızı ziyarete giderken, yer yer çatlamış asfaltın iki yanında bir gün önce yanmış koskoca ormanın görüntüsü, kimi bilimkurgu filmlerindeki 'büyük felaketten sonra' manzarası gibiydi: Ürkünç, korkunç, sanki bir karabasan gibi... "Allah bize bir daha böyle bir şey göstermesin," diye dua ettim. Bu yılki Bodrum tatilimizin ana teması ne yazık ki bitmeyen yangınlar oldu. Ve hepimiz paranoyak kesildik. Ufuktaki en küçük bir duman, gökyüzünde dolaşan bir helikopter, birden çıkan bir rüzgâr hemen hepimizi karamsarlığa itti. İlk yangının daha ertesi günü, Turgutreis'ten kaldığımız Kadıkale Armonia Evleri'ne giden yolun üstündeki bir inşaat alanında işçilerin ateş yaktığını görünce, neredeyse çıldırdık ve hemen Turgutreis Jandarma Karakolu'na gidip ihbar ettik. Pazartesi günü Doktorlar Sitesi'nde otururken karşıdaki yemyeşil dağlar arasındaki yangın yerinden birden yine yoğun bir duman, sonra da alevler fışkırınca, yine büyük paniğe kapıldık. Ancak ev sahibimizin dürbünüyle olayı izlerken, sarı giysileri içinde dev karıncalar gibi koşan orman emekçilerini gördük ve onların yangını çok kısa sürede söndürdüklerine tanık olduk. Akşam dönerken hâlâ oradaydılar, inip onları kutladık. Burada tekrar, canını dişine takıp ormanlarımızı koruyan bu fedakâr insanlara teşekkür ediyorum. Şimdi... Biliyorsunuz, bir söylenti vardır. Türkler eski yurtları Orta Asya'nın zaman içinde tüm yeşilliklerini kurutup ağaçları yakıp yıktılar ve sonra da mecburen Batı'ya göç ettiler diye... Bilmiyorum, ne derece doğru. Ancak şurası kesin: Türkiye artık son vatanımız ve başka göç edecek yer yok. Bu yangınların ardında ne var, bilmiyorum. Ama hain emeller taşıyan teröristlerden vicdansız para babalarına, en sıcak havada anız yakan cahil köylüden mangal keyfi peşindeki düşüncesiz tatilciye, suçlu adayları çok. Hele dünyamızın korkunç ve evrensel bir kavrulma tehdidi altında bulunduğu günümüzde, ormanlarımızı ne yapıp edip korumalıyız. Bu arada SABAH gazetesinin "Orman yangınlarının takipçisi olacağız!" kampanyasının da burada büyük ilgi gördüğünü belirtmeliyim.
Bugünkü Tüm Yazıları
Cehennemi yakından yaşamak...
Yayın tarihi: 20 Temmuz 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/20/cm/dorsay.html
Tüm hakları saklıdır.