Barış Akarsu'yu anlayamayanlara...

BİZİM burada Barış Akarsu için yazdıklarımızı, kerameti kendinden menkul bir köşe yazarı arkadaşımız, "gazeteci objektifliğiyle bağdaşmayan, romantik ağıtlar" diye nitelemiş. Barış'ın komadaki halini yansıtan fotoğrafları yayınlayan gazetelere gösterdiğimiz tepkileri de anlamadığını ifade etmiş. Zaten, "haber hırsı" insanlığından önce gelenlerin bu duyguyu anlamalarını da beklemiyordum... Rahmetli Barış'ı neden "iki ayaklı kocaman bir yürek" olarak nitelendirdiğimi, ölümüyle Türkiye'nin neden bu denli yasa boğulduğunu "anlamayanlara" onu uzun uzun anlatacak değilim. Sadece önceki sabah beni arayan 66 yaşındaki Fazilet Fidan'ın hıçkırıkları eşliğinde anlattığı olayı nakletmem yeterli olacak sanırım. Fazilet Hanım, yarışmada tanıyıp sevdiği Barış Akarsu'nun, tatil yaptığı Bodrum'da dizi çektiğini öğrenince, kalkıp sete gitmiş. İki gün boyunca uzaktan Barış'ı izlemiş. Onun samimi, mütevazı, sempatik hallerini görünce hayranlığı bir kat daha artmış. İkinci gün Barış, teyzemizin yanına gelmiş. "Siz beni çok seviyorsunuz değil mi?" demiş. Fazilet Teyze afallamış, biraz da mahcup olmuş. "Evet yavrum, nereden bildin?" demiş. Barış da "Bakışlarınız o kadar sevgi doluydu ki, fark etmemem mümkün değildi" deyip, teyzenin ellerine sarılmış. İlerleyen günlerde Barış, her set arasında, kendisini izlemeye gelen Fazilet Teyze'nin ellerini öpmüş, yanaklarını okşamış. Kazadan bir gün önce yine Fazilet Hanım'ın yanına gelmiş ve demiş ki: "Siz benim için çok değerlisiniz. Çünkü neredeyse bir haftadır her gün buraya geliyorsunuz ve bir kez bile benimle fotoğraf çektirmek istemediniz. Benden hiçbir talebiniz olmadı. İşte bu karşılıksız ve katıksız sevgi, benim için en değerlisidir teyzeciğim..." Barış'ı anlamakta güçlük çekenler; bizleri "aşırı romantizmle" suçlayanlar... Tabii ki onu bu saatten sonra anlamanızı beklemiyorum. Ama hiç olmazsa anısına saygı gösterin...