Türkiye, başındaki bunca dert yetmezmiş gibi, bir de Filistin cehennemine itilmek isteniyor. Filistin Kurtuluş Örgütü Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Yaser Abdrabbo, Gazze Şeridi'nde bir uluslararası güç konuşlandırılacaksa, bu gücün Türkiye, Endonezya ve Katar gibi ülkelerin askerlerinden oluşturulmasını önerdi, "Tüm tarafların güveni ancak böyle sağlanabilir" dedi.
Gazze Şeridi, bilindiği gibi, 15 Haziran'daki kanlı çatışmalardan sonra tümüyle Hamas'ın denetimine geçti. Yüzde 70'i işsiz 1.5 milyonu aşkın Filistinli'nin yaşadığı 360 kilometrekarelik bölge şimdi hem tümüyle tecrit altında, hem de İsrail'in operasyonlarına hedef oluyor. Bu da Hamas'ı her geçen gün daha da radikalleştiriyor.
İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır ve Batı ülkeleri sonunda Gazze Şeridi'nin Hamas'tan da fanatik dinci örgütlerin, hatta El Kaide'nin üssüne dönüşmesinden kaygılanıyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Paris'te görüştüğü Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'den Gazze Şeridi'ne uluslararası barış gücü gönderilmesi için destek istedi. Konu o görüşmeden önce Filistin, İsrail, Mısır ve Ürdün liderlerinin Şarm El Şeyh'deki zirvesinde tartışıldı. Hemen ardından BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ile AB ve İsrail, peşpeşe öneriye sıcak baktıklarını açıkladılar. Yine aynı günlerde İtalya Dışişleri Bakanı Massimo d'Alema, Ankara'da Dışişleri Bakanı Gül'e Gazze'de böyle bir gücün gerekli olacağını söyledi.
Aklımızdan bile geçmesin Gerçi Gül, konuğuna "Konunun enine-boyuna tartışılması gerekir" yanıtını verdi ama kullandığı ihtiyatlı ifadeler, diplomatik çevrelerde galiba Ankara'nın bir "Açık kapı" bıraktığı izlenimi uyandırdı. Biz Gazze Şeridi'ne Mehmetçiğin gönderilmesinin Türkiye için bir "Kabus" olacağı görüşündeyiz. Birçok nedenden ötürü:
- Böyle bir çokuluslu güç, hem Türk, hem de Arap kamuoyunda Hamas'a karşı İsrail'in korunması diye algılanacak.
- Hamas, BM kararıyla gelse bile bu gücü "İşgal kuvveti" olarak göreceğini açıkladı, "Onları obüslerle ve roketlerle karşılayacağız" dedi.
- Diyelim ki Hamas bir şekilde razı edildi, ama Gazze Şeridi'nde onun da kontrol edemediği daha radikal örgütler cirit atıyor. Örneğin 12 Mart'ta kaçırdığı BBC muhabiri Alan Johnston'u "Koyun gibi boğazlayacağını" duyuran İslam Ordusu gibi.
- İsrail çokuluslu gücün yalnızca koordinasyon ya da gözlemci statüsüyle görevlendirilmesine karşı, "Müdahale" yetkisiyle de donatılmasını, yani Hamas'la çatışmayı göze almasını, daha da ötesi Hamas'ı silahsızlandırmasını istiyor.
- Gazze Şeridi'ne gönderilecek güç, dolaylı şekilde de olsa İran'la muhatap olacak. Çünkü Hamas, Tahran'ın gönderdiği silah ve parayla ayakta duruyor. Bu da Gazze'yi İran'ın ileri karakolu yapıyor.
Bu görev Mısır'a düşmeli
Sıraladığımız 5 gerekçenin biri bile Türkiye'nin ateş çemberinden uzak durması için yeterli. Bölgeye barış gücü gönderilecekse, bu görevi öncelikle Mısır üstlenmeli. Çünkü Gazze Şeridi'nin dünyaya açıldığı iki kapıdan birinin anahtarını onun elinde. Ayrıca Gazze'ye tarihten, 1967 Savaşı'ndan gelen bir sorumluluğu var.
Mısır yetmezse ya da sorumluluktan kaçarsa, AB ülkeleri asker vermeli. Ama ne diyorlar?
"Gazze'de çokuluslu güç konuşlandırılmasını desteklemeye hazırız ancak bu kadar tehlikeli ve süresi belirsiz bir göreve asker veremeyiz!" (AB'nin üst düzey bir diplomatının açıklaması. 16 Haziran'da Le Monde'da yayınlandı. Bu üst düzey diplomat AB'nin dış politika sorumlu Javier de Solana veya yardımcılarından biri olmalı.)
Hoş Türkiye'nin bu güce katkısı için Meclis'in izni gerekli; seçimden sonra parlamentonun ve yeni iktidarın işi başından aşkın olacak ama biz yine de tarihe not düşelim:
Herkesin "Cızz" dediği arı kovanında Türkiye'nin ne işi var?
Yayın tarihi: 3 Temmuz 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/03//haber,A6588DFE66EA4BBD979F6C5B78EA0C54.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.