kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Temmuz 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

DP'nin seçim bildirgesi açıklandı

Yeni Haber
DP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ''Siyasal mücadele, gerçek zeminin dışında, sessiz sedasız, ülkede bir bölünmeyi, bir iç mücadeleyi, kavgayı, giderek ayrıştırmaya dönüştüren tarzda götürülmektedir'' dedi.

Ağar, DP Genel Merkezi'nde düzenlenen toplantıda, partisinin seçim bildirgesini açıkladı.

Türkiye'deki toplumsal ve siyasal anlamdaki huzursuzluğu ortadan kaldırmanın, temel hedefleri olduğunu ifade eden Ağar, bu çerçevede çiftçisiyle, işçisiyle, köylüsüyle, esnafıyla, sanayicileriyle merkez sağı, DP çatısı altında buluşmaya çağırdıklarını söyledi.

Türkiye siyasetinin, her geçen gün bir çözümsüzlük girdabı içerisinde, bir çatışma alanı halinde, yola devam edemez durumda olduğunu savunan Ağar, şöyle konuştu:

''Düşündürücü olan, bu kutuplaşmayı, kavgayı yaratan temel temalarda milletimizin sahibi olmaktan gurur duyduğu öz değerler olmasıdır. Milletin tümüyle sahip olduğu öz değerleri bir çatışma alanı haline getiren siyaseti, bizim kabul etmemiz mümkün değildir. DP, bu süreçte siyasete yeni bir nefes getirmektedir. Değerler ekseninde, çatışmayla devam eden siyasetle ne demokratik bir tutum gerçekleştirilebilinir, ne de toplumun gerçek ve meşru talepleri siyaset ve devlet hayatına taşınabilir ve siyasi karşılık da bulamazlar.

Bugünkü Türkiye'nin içinde bulunduğu durum tam da budur. AKP, milletin gerçek gündemine yönelik çözümleri üretmek yerine, siyaseti kriz ve çatışma ortamından beslenen bir halde tutmayı, kendi politikası olarak ortaya çıkarmaktadır. Milletimizin gerçek sorunları, gündemden kaçırılmaktadır. Sayısal çoğunluğa rağmen muktedir bir iktidar ortada yoktur, yönetilemeyen bir Türkiye vardır. Her önemli mesele, Türkiye'de bir kriz haline dönüşmektedir. Bu krizi demokratik yoldan aşma kararlılığında olan, programı, sözü, projesi olan yegane parti, DP'dir.Aynı şekilde ana muhalefet partisi de çatışma ekseni üzerinde siyasetin devam ettirilmesinde fayda görmektedir. Milletimizin ortak değerlerine ilişkin hassasiyetleri ve siyaseti tahrip etme anlayışı, aynı şekilde görülmektedir. Değer çatışması üzerinden yürütülen siyasetin, bir iktidar alternatifi yaratmadığı, çözüm doğurmadığı, bu yönüyle de kısır bir çatışmanın iktidar, hükümet, ana muhalefet ekseni etrafında devam ettiği görülmektedir. Siyasal mücadele, gerçek zeminin dışında sessiz sedasız ülkede bir bölünmeyi, bir iç mücadeleyi, kavgayı giderek ayrıştırmaya dönüştüren tarzda götürülmektedir. Bunun fevkalade tehlikeli olduğunu görüyorum.''

''SİYASETİN İTİBAR KAYBI''

Bugünkü siyasi anlayışın bu şekilde devamı halinde, milletin toplumsal, siyasal ve ekonomik taleplerini karşılama kabiliyetinin tümüyle ortadan kalkacağını ifade eden Ağar, adalet duygusunun tümüyle zaafa uğradığını ve siyasete olan güvenin de ortadan kalktığını söyledi.

''Dikkatle, özenle kaçındığımız kardeş kavgalarının önü açılmaktadır'' diyen Ağar, şöyle devam etti:

''Toplumdaki birliktelik ve kardeşlik havasının ortadan kaldırılmasıyla, aşılmasıyla çok tehlikeli kavgaların önü açılmaktadır. Bu manzara içerde adalet, dışarıda itibar duygusunun tümüyle ortadan kalkması sonucunu doğurmaktadır. Bu itibar kaybı, dış muhataplarımızın tavırlarına açıkça yansımaktadır. Milletimizin gururunu zedeleyen, vicdanını inciten bu tavırları önümüzdeki dönemde ortadan kaldıracak güçlü, diri, kararlı bir hükümete ihtiyaç vardır. Dış politika alanında yapılan hatalar, toplumsal, siyasal, ekonomik anlamda sergilenen adaletsiz politikalar, toplumu kutuplaşmaya taşıyan söylemlere dayanan ajitasyonlar, vatandaşlarımız nezdinde siyasetin tümüyle itibar kaybının önünü açan olumsuz gelişmelerdir.

Gelinen noktada değerler üzerinden yapılan siyasi mücadele, tümüyle toplumun önünü tıkamıştır. Toplum, dertlerine çareyi feryatlarla aramaktadır. Meydanlarda, sokaklarda gezdiğimiz her bir köşede bütün bunları görmekteyiz. İtibar kaybının önüne geçecek bir demokratik çareyi aramaktadırlar. İnsanlarımız, siyasetin asıl mecrasına yeniden geri dönmesini beklemektedirler. Türkiye'de sonuç doğurmayan bir takım kavgalar, bir takım problemlerin yüksek oranda gerilimler ürettiği görülmektedir. Türkiye ekonomisinin, gelişmesinin, zenginleşmesinin önünde büyük ufuklar vardır. Bütün bunları yeni baştan var edecek, toplumu adaletli bir şekilde paylaşımla, birliktelik içerisinde güçlendirecek yeni bir iktidara Türkiye'nin ihtiyacı vardır.''

''KIŞKIRTICI SİYASAL DİL''

Türkiye'de siyasetçinin temel görevinin, toplumsal alanda yüz tutmaya başlayan çatışmaları ortak bir zeminde, demokratik bir dil, tavırla ortadan kaldıracak iradeyi, kabiliyeti ve basireti göstermek olduğunu vurgulayan Ağar, şöyle devam etti:

''Bununla birlikte toplumsal iklimi yumuşatmayı başarması lazım. Türkiye, bugünkü AKP-CHP eksenindeki siyasal rant sağlamaya yönelik, kutuplaştırıcı siyasal üsluba, bu kışkırtıcı siyasal dile mahkum ve mecbur değildir. Artık DP var, artık çare var. Adaletin toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda yeni baştan tesis edilmesini sağlamak için toplumsal ve kültürel genetiğimizde var olan dayanışma duygusunu yeniden harekete geçirmek suretiyle, kardeşlik duygularıyla yaşamanın yollarını bulmak üzere, siyasete ve Türkiye Cumhuriyeti'ne içeride ve dışarıda itibar kazandıracak çare, artık DP aracılığıyla vardır ve istikrarlı biçimde var olacaktır.''Mehmet Ağar, milletin değerlerini metalaştırma alışkanlığından ve bunların gölgesinden Türkiye'yi kurtarıp halkın gerçek gündemi içerisinde siyaseti yeniden yapılandırmak için DP'nin, zıtlaşma yerine uzlaşmanın, kutuplaşma yerine kucaklaşmanın, öfke yerine sevginin, ayrımcılık yerine birleşmenin, kayırmacılık yerine adaletin, düşmanlık yerine kardeşliğin, aşağılanma yerine itibarın tek adresi olarak milletin önünde bulunduğunu söyledi. Ağar, ''Bu adrese giden yol da, zaman da bellidir. 22 Temmuz 2007'de yapılacak seçim, Türkiye'yi huzurlu insanların ülkesi yapmak durumundadır. Siyasetin gerçek ve tek söz sahibi, milletin kendisidir. Millet, 1950'den bu yana olduğu gibi her seçimde hep en doğrusunu söylemiştir. Bu sonucu, milletin yüksek iradesini büyük bir heyecan ile hep birlikte bekliyoruz'' diye konuştu.

SEÇİM BEYANNAMESİ


Seçim beyannamesinden bazı başlıkları da aktaran Mehmet Ağar, Türkiye için en büyük tehdidin, körüklenen iç çatışma alanları olduğuna işaret ederek, DP'nin bu çatışma alanlarını ülkenin bölünmez bütünlüğü ve milletin birliğine dayalı olarak çözebilecek tek parti olduğunu savundu.Gelecek dönemde millet eliyle yapılacak ''sivil anayasanın'' Türkiye'de demokrasinin teminatı olacağını ifade eden Ağar, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nun yeniden ele alınacağını, sivil toplumu da güçlendireceklerini söyledi. Ağar, tam bağımsız yargı ve özgür basına da imkan sağlanacağını vurgulayarak, vergide adaletin sağlanmasının öncelikli hedefleri arasında yer aldığını kaydetti. Spekülasyonlara kapalı bankacılık sistemini geliştireceklerini, teknolojiyi tüketen değil üreten bir toplum yaratacaklarını belirten Ağar, üretim stratejilerinin temelinde de KOBİ'lerin yer alacağını söyledi. Ağar, çiftçinin yeniden başlayan ''kara gününü'' durduracaklarını, sendikaları özgürleştireceklerini, sosyal güvenlik alanının da kapsamını genişleteceklerini bildirdi.

Ay yıldızlı bayrağı başarıyla temsil eden sporcuları ödüllendireceklerini, kültür enstrümanlarını koruyacaklarını ve sanatçıların hak ettikleri yere gelmelerine imkan tanıyacaklarını belirten Ağar, bunun da diğer partilerin seçim beyannamelerinde olmayan taahhütleri olduğunu kaydetti. Ağar, ''Gülen insanların olduğu bir Türkiye'' yaratacaklarını söyledi.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Ağar, ''AB konusunda Ankara Antlaşması'ndan çekilmeyi gündeme getiriyor musunuz? ABD ile olan ilişkiler nasıl gelişecek?'' sorusu üzerine, AB'ye tam üyelik perspektifine kararlılıkla devam edeceklerini vurguladı. Ağar, ''Çünkü AB, Türkiye'ye bir lütuf değil, Türkiye'nin anasının ak sütü gibi helaldir. Ankara Anlaşmasıyla da teminat altına alınmıştır'' dedi.

Tümüyle ABD'ye endekslenmiş AK Parti hükümetinin dış politikalarının, ABD'yi bile rahatsız eder hale geldiğini iddia eden Ağar, ''Bu hükümetle bu yola devam edilemez. Türkiye'nin aktif olmadığı hiçbir Orta Doğu alanı çözüm getiremez. Burada lider ve tetikleyici tamamıyle Türkiye olacaktır'' dedi.

''DEVLET İMKANLARI İLE SİYASET''

Ağar, ''Başbakan Erdoğan, seçim gezilerine Odalar ve Borsalar Birliği'nin hibe ettiği helikopter ve başbakanlığa tahsis edilen uçağı kullanarak katılıyor. Bu etik bir anlayış mı?'' sorusuna da bunun etik bir davranış olmadığı karşılığını verdi. Milletin bunları gördüğünü belirten Ağar, ''Taşıma sularla değirmen döndürenler, bir vilayet mitingine 10 vilayetten taşıma yapanlar, devletin her türlü imkanından istifade edenler, bir takım yasal gerekçelerin arkasına sığınabilirler. Çok yapanlar oldu, sonlarını da gördük'' diye konuştu.''Ben istiyorum ki, daha fazla para harcasınlar, 10 helikopter 20 uçak... Daha fazla olsun. Millet bunların hepsini görsün'' diyen Ağar, ''Biz kendi milletimizin mütevazı imkanlarıyla inançlı bir şekilde yola devam etmenin gururunu yaşıyoruz'' dedi.

Ağar, ''Anamuhalefet Partisi CHP'nin gündeme getirdiği Dubai anlaşması var. Bu konuda belgeler de ortaya çıkarıldı. Ne düşünüyorsunuz?'' sorusunu da şöyle yanıtladı:

''Bir an evvel hükümet doyurucu bir açıklama yapsın da bekleyelim. Ne düşündüğümüzü söyleyeceğiz. Türkiye'nin bu bölgede gerek terör mücadelesi gerek Orta Doğu'daki gelişmelerle ilgili sağlıklı bir temele bu hükümetin oturamayacağı görülmüştür. Hükümetin kendisi başlı başına bir problem ve engel haline gelmiştir. Türkiye bu hükümetten kurtulmak suretiyle Türkiye'ye yaraşır bir yönetimi demokratik bir yolla yapacaktır. Kriz tellallığıyla kimse bir yere gidemez.''

IMF İLE İLİŞKİLER

''AKP'nin IMF ile olan ilişkilerini eleştirdiniz. Sizin IMF ile olan ilişkileriniz nasıl olacak?'' sorusu üzerine Ağar, Türkiye'nin IMF'ye bağımlı olmayan bir programı yapabilme gücüne sahip olduğunu söyledi. ''Bizim ortaya koyduğumuz iş, aş, onurlu yaşam programı da kaynaklarıyla beraber, yönetim modelleriyle beraber doğrudan IMF yörüngesinde veya kontrolünde olmayan bir programdır'' diyen Ağar, Dünya Bankası, IMF ve OECD ile ilişkilerin bağımlılık temeline dayalı olmayacak şekilde sürdürüleceğini söyledi.

Ağar, bir gazetecinin, ''Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına adaylığı sürecinde başörtüsüne karşı oldukları için Abdullah Gül'ü istemeyenlerle birlikte hareket noktasında eleştiriler aldınız'' şeklindeki sözleri üzerine şunları kaydetti:

''Allah kuru iftiradan saklasın derler. Cumhurbaşkanlığı seçimi bir siyasi mesele değildir. Türkiye'de bir siyasi mesele. Her siyaset mücadelesinde, hiçbir siyasi parti bir siyasi partinin yörüngesinde hareket etmez. Bu yüce dinimizin arkasına sığınarak yüksek oranda istismar edilmiştir. Millet 20 sene başörtüsü üzerinden siyaset yapıp bugün bunun kenarından geçmeyenleri ibretle görmektedir. Bizim burada bir kompleksimiz yok. Biz meseleyi ideolojik temelde almayız. Demokrasi içinde hak ve özgürlükler alanında ve bunun bir uzlaşmayla çözülmesi gereğini ortaya koyuyoruz. Meselenin özü ve temeli hak ve özgürlükler planında görülmesidir. Biz dün ne dediysek bugün de onu diyorlar. Ama onlar dün dediklerini bugün diyemiyorlar.''

''ÖCALAN TARTIŞMALARI''

Mehmet Ağar, ''terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın idamı konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki polemiği nasıl değerlendirdiğinin'' sorulması üzerine de, şöyle konuştu:

''Devam etsinler polemiğe. Millet de ibretle izliyor bunları. Sonra ben söyleyeceğimi biliyorum o konuda. Biraz daha devam etsinler. Çare bulamayınca hep bu polemikler... Bu polemiklerle Türkiye bir yere varamıyor. Bizim söyleyeceğimiz, Türkiye'yi terörsüz bir Türkiye yapacağız.''

TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın AK Parti mitingine katılmasını nasıl karşıladığını soran bir gazeteciye de ''Yakışık almadı'' yanıtını verdi. Bugüne kadar böyle bir şey olmadığını belirten Ağar, ''Bu cumhurbaşkanlığı seçimi parti içi örtülü bir hesaplaşmanın yansımalarıdır. Şimdi böyle bir şey yoktur görüntüsü verilmeye çalışılıyor'' dedi.

DP SEÇİM BİLDİRGESİ...

DP'nin seçim bildirgesinde mevcut Anayasa'nın ''12 Eylül ürünü'' olduğu ifade edilen seçim beyannamesinde, ''57, 58 ve 59. hükümet döneminde içeriğine inanmadan, sadece AB'nin talepleri doğrultusunda yapılan ve özümsenmeden ülke hayatına sokulan anayasa değişikliklerinin, temel hak ve özgürlükleri çağdaş ülkelerde olması gereken düzeye erişmekten uzak bıraktığı'' savunuldu.

AK Parti ve CHP'nin, Siyasal Partiler Kanunu'nun yeni bir ruh ve anlayışla yazılması suretiyle Türk siyasal hayatının demokratikleşmesine katkı sağlamaktan ısrarla uzak durduğu öne sürülen bildirgede, 2002 yılından sonra bununla ilgili yapılan düzenlemelerin de demokrasiyi genişletici değil daraltıcı hüviyet taşıdığı savunuldu ve muhtemel bir DP iktidarında söz konusu kanunun yeniden ele alınacağı bildirildi.Bildirgede, demokratik nitelikleri güçlendirilmiş siyasal partiler gibi aynı biçimde demokratik usullerle kurulmuş ve çalışan sivil toplum örgütlerinin de Türkiye'de çağdaş bir demokrasiyi yerleştirmenin vazgeçilmez unsuru olduğu belirtilerek sendika ve dernek gibi sivil toplum kuruluşlarının etki alanlarının genişletileceği kaydedildi.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI

Ağar'ın açıkladığı seçim bildirgesinde, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısının yeniden düzenleneceği ve siyasi etkilerden uzak tutulacağı vurgulandı.

Bildirgede, hukukçuların öğretiminde ve diğer adli personelin yetiştirilmesine yönelik hizmet veren Adalet Meslek Liseleri ve Adalet Meslek Yüksek Okullarında teorik bilgilerin yanı sıra pratiğe yönelik becerilerin de kazandırılmasını sağlamak, temel hedefler arasında gösterildi.

Bildirgede, hukuk ve basın özgürlüğünün önemine de dikkat çekilerek özellikle RTÜK yasasının yeniden düzenleneceği, televizyon yayıncılığındaki tekelleşme ve yabancılaşmanın engelleneceği vurgulandı. Bildirgede, Basın Yasası'nın yeniden düzenleneceği ve TCK'daki basın özgürlüğünü kısıtlayan düzenlemelerin kaldırılarak özgürlük alanının genişletileceği sözü verildi.

YEREL YÖNETİMLERE KAYNAK

Bildirgede, yerel yönetimlerin görev ve yetkileri ile orantılı gelir kaynaklarına sahip olmasının sağlanacağı, görev ve yetki karmaşasının ortadan kaldırılacağı kaydedildi.

Belediyelerin iş, işlem ve görevlerini ilgilendiren 43 kanun bulunduğu belirtilen bildirgede, bürokrasinin azaltılacağı kaydedildi.DP'nin mülkiyet hakkına saygılı, meşru kazancın savunucusu olduğu vurgulanan bildirgede, aş ve iş sağlamak suretiyle halkın onurlu yaşamasının temin edileceği bildirildi. Bildirgede, Demokrat Parti'nin, ''Ekonomide Aş, İş ve Onurlu Yaşam Programı''na atıfta bulunularak, programın kısa vadede ilk 4 yılı, uzun vadede 2023 yılını esas aldığı anlatıldı. Bildirgede, programın yüzde 8 büyüme hızı, yüzde 6'nın altında işsizlik ve yüzde 5'in altında enflasyon oranı hedeflediği kaydedildi. Bildirgede ayrıca KDV'de mevcut oranın yüzde 8'e düşürüleceği ve ÖTV yerine, gerçek anlamdaki lüks malların teslimlerinde Lüks Tüketim Vergisi'ne (LTV) geçileceği vurgulandı.

Bildirgede, ayrıca Bankacılık Kanunu'nda yapılacak düzenlemelerle hukuka ve Anayasa'ya aykırı tüm hükümlerin kaldırılacağı, BDDK yerine mali piyasaların tümünün düzenlenmesi ve denetlenmesinde tek bir bağımsız kamu otoritesinin oluşturulacağı bildirildi.

Bildirgede insan ve çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirileceği, insana ve çevreye zarar vermeyen nükleer enerjinin Türkiye'ye getirileceği anlatıldı.

Esnaf, Sanatkar ve KOBİ Bakanlığı kurulacağı anlatılan bildirgede, tarım sektörü ile ilgili olarak muhtemel bir Demokrat Parti hükümetinde ilk 3 ayda yeşil mazot uygulamasına geçileceği, tarım ve nakliyede kullanılan yeşil mazot üzerindeki ÖTV ve KDV'nin kaldırılacağı, tüm tarım ürünlerindeki kaçakçılığın önleneceği belirtildi.

''BİLGİSAYAR ÇÖPLÜĞÜ''

Bildirgede 59. hükümet tarafından Cumhuriyet tarihinin en büyük ''bilgisayar çöplüğünün'' oluşturulduğu öne sürüldü.

Eğitime Yüzde Yüz Destek kampanyası ile hayırseverlerden toplanan ve diğer kamu kaynakları ile alınan yüz binlerce bilgisayarın okullara yerleştirildiği öne sürülen bildirgede, bu bilgisayarlarda kullanılacak eğitim yazılımları hala tedarik edilemediği için bilgisayarların 3 yıldır okullarda atıl vaziyette, bilgisayar çöplüğü olarak bekletildiği savunuldu.

Seçim bildirgesinde ayrıca Irak ve Kıbrıs'ta kırmızı çizgileri olan Türkiye'nin çizgilerinin AK Parti döneminde ''pembeleştiği'' iddia edilerek, DP iktidarında çizgilerin yeniden kırmızı olacağı vurgulandı.DP'nin seçim beyannamesinin tamamına ''www.dp.org.tr'' adresinden ulaşılabiliyor.