Basketbol yazmazları..

"Bu ülkede basketbol yazarı yok" diyorum, kızıyorlar. Kızanların başında da Ahmet Kurt ile Ünal Özüak geliyor. Kızıyorlar ama boş. Çünkü bana hâlâ koca bir sezonun ardından "İşte basketbol yazısı" diye bir örnek gösteremediler.
Ünal son yazısında "Hıncal Ağbi beni ekmek arası yapmış" diyor. Hayır. Öyle niyetim olsa çiğ çiğ yerim, çünkü öyle açık veriyor. Açık veriyor çünkü, niyeti üzüm yemek değil, bağcı dövmek..
"Aydın Örs gitsin, Tanyeviç gelsin" diyen o.. Bugün "Aydın gönderilir, yerine Tanyeviç gelir mi" diyen de o.. Sebep.. Onun için Aydın da, Tanyeviç de figüran. Hesabı, bu ikisi üzerinden Federasyon dövmek.
Şimdi bunu yaparken, benim yazılarımı da saptırmaya kalkıştı.. Elmalarla armutları bilerek karıştırıp beni geri zekâlı ilan etti adeta.. Onun yazısını okuyanlar sandılar ki, Hıncal Uluç, Hido ve Memo'yu geçen yıl harcayan Tanyeviç'e alkış tutmuştur.
Oysa Ünal bir yazdıysa ben on yazdım. Ünal soğukkanlı yazdıysa, ben ateş püskürdüm. Takım seçildiğinde saldırdım. Şampiyona sırasında saldırdım. Şampiyonadan sonra saldırdım "Hido ve Memo nasıl alınmaz" diye.. "Hüseyin Beşok niye çağrılmaz" diye.. Dünya biliyor.
Ama ben ayni Tanyeviç'in gençlere kapıları açmasını da alkışladım. Ünal sırf federasyon dövmek için bu hamleyi de köpeğin poposuna sokarken.
Ünal'la, pek çoklarıyla farkımız burada.. Benim adamlarla işim yok. Benim hedefim adamlar değil, eylemler.. Eğrisine eğri, doğrusuna doğru derim..
Hedefe bir adamı oturtup zavallı artık "Allah bir" dese saldıranlar, bunu anlamazlar. Anlayamazlar. Ünal'ın da anlamasını beklemiyorum zaten. Ama saptırmasına tahammül edemem. Bağcı dövmelerine beni alet etmeye kalkışmasın, bir daha..
Otursun basketbol yazısı yazsın. Ahmet de bana göstersin "İşte basket yazısı, Hıncal Ağbi, oldu mu" diye..