kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Haziran 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'Sinemanın ne olduğunu Yılmaz Güney öğretti!

DENİZ AYYILDIZ - GÜNAYDIN
atv'nin sevilen dizisi 'İki Yabancı'da rol alan Türk Sineması'nın unutulmaz ismi Selma Güneri 'Ben oyunculuğun ne demek olduğunu Yılmaz Güney'le çalışırken öğrendim. O yaşasaydı, dünya sinemasının önemli isimleri arasında yer alacaktı" dedi '..
atv'nin sevilen dizilerinden 'İki Yabancı'da tabular ve gelenekler arasında sıkışmış bir ağa karısını canlandıran, Türk Sineması'nın unutulmaz oyuncusu Selma Güneri; geçtiğimiz günlerde düzenlenen Altın Koza Film Festivali'nde Bülent Kayabaş'la birlikte 'Yaşam Boyu Onur Ödülü'ne layık görüldü. Ünlü oyuncu ile sinema- dizi sektörü ve oyunculuk üzerine konuştuk... Güneri, hayalini kurduğu dünyaya açılma isteğini nihayet gerçekleştireceği müjdesini verdi. "Çok yakında Robert de Niro'nun da rol aldığı bir filmde oynayacağım" diyen sanatçı, yıllar önce kaçırdığı fırsatı yeniden yakaladığını belirtiyor.

* Siz Türk Sineması'nın en büyük yıldızlarından birisiniz. Ancak hiçbir zaman Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve Filiz Akın kadar popülariteniz olmadı. Neden?
Saydığınız değerli isimler benden önce sinemaya başlamıştı. Onlar birer stardı. Oysa ben star olmanın dışında farklı bir alan yaratmalıydım. Sadece 'iyi oyuncu olmak' gibi bir kaygı taşıyordum. Ülkemin içinde bulunduğu durum hakkında seyirciyi aydınlatıcı filmler çekmem gerektiğini hissettim. Sinemaya başladığımda sadece 14 yaşındaydım. Hem okuyor hem de film çekiyordum. İlk başrolüm olan 'Son Kuşlar' ile 15 yaşındayken 'En İyi Kadın Oyuncu' ödülünü aldım. Bu rekoru henüz kıran olmadı.

YILMAZ GÜNEY'İ ANLAMADILAR
* Peki sizce Türk Sineması'nda bu çabalarınızın değeri bilindi mi?
Yılmaz Güney, Duygu Sağıroğlu, Cengiz Tacer, Bilge Olgaç, Erdoğan Tokatlı ve bunlar gibi 60'lı yıllarda salt sanat kaygısıyla film yapan şahsiyetlerle çalışmak benim için avantaj sağladı. Benim sinema kariyerimi sağlayan çalışmalardır bunlar. Fakat bir yandan da, o gün, toplumun belki de çoğunluğu bu filmleri izlemeye, takip etmeye hazır değildi. Çok az bir seyirci kitlesine ulaşabildik. Diğer taraftan Türk Sineması adeta bir tröst haline gelmiş gruplar tarafından yönetiliyordu. Salt gişe kaygısıyla biraz da seyirciyi oyalayan filmler üretmekteydiler. Bu yapımcılar bizim yaptığımız filmlere karşı da bir tavır içindeydiler. Aynı zamanda sansürden de nasibimizi aldık. Bu sistem içinde Yılmaz Güney gibi büyük bir sanatçının da değeri ve ne söylemek istediği çok fazla anlaşılmamıştır.

* Yılmaz Güney sinemaya bakışınızda ne gibi değişiklikler yarattı?
Ben oyunculuğun ne demek olduğunu Yılmaz Güney'le çalışırken öğrendim. Sinemanın nasıl bir sanat olduğunu ve nasıl yapılması gerektiğini o bana öğretti. Beni hem oyuncu olarak hem de şahsiyet olarak çok etkiledi. O yaşasaydı dünya sinemasının çok önemli oyuncuları arasında yerini alacaktı.

* Kendinizi ulaşmak istediğiniz noktada görüyor musunuz?
Ulaşmak istediğim nokta bu değil tabii. Onbeş yaşındayken hedeflerim çok büyüktü. Dünya sinemasında yer almalıydım. Duygu Sağıroğlu'nun yönettiği "Bitmeyen Yol" filmi Paris'te gösterilmişti. Bu filmi François Truffaut seyretmiş; "Bu oyuncuyla çalışmak istiyorum" demiş ve bana başrol teklif etmiş. Yeşilçam'dan bilgi almak istemişler ama adresim verilmemiş. Bu benim için büyük bir kayıp olmuştu. Fakat muhtemelen eylül- ekim gibi çekilecek olan bir sinema filminde Robert de Niro ile birlikte oynayacağız. Cüneyt Arkın ve Turan Özdemir gibi değerli oyuncular var kadroda. Oğlum Umut Sezgin de rol alacak.

* Biraz daha açar mısınız bunu?
Proje aşamasında olduğu için fazla bahsetmek istemiyorum. Ünlü ressam Fikret Mualla'nın hayat hikayesini anlatacak bu film. Amerika'da çalışmalar yapan Türk yönetmen Metin Coşkun'un imzasını taşıyacak. Ben Fikret Mualla'nın Paris'te yaşadığı yıllarda ona destek veren bir kadını canlandıracağım.

* Şu anda Türk Sinema sektörünü nasıl buluyorsunuz?
Sinemada ilginç bir hareketlenme başladı. Henüz sektör tamamiyle yerli yerine oturmuş değil. Bazı arkadaşlar bireysel atılımlarla paralarını, emeklerini ortaya koyup film yapıyor. Onları desteklemek gerekir. Fakat bugünün sineması maalesef popülist bir sinema. Birkaç film hariç, kayda değer bir çalışmaya rastlayamamanın üzüntüsü içindeyim.

* Son dönemde beğendiğiniz yönetmenler hangileri?
Ben bugünün yönetmenleri arasında Çağan Irmak, Ferzan Özpetek, Fatih Akın, Yüksel Aksu gibi yönetmenleri çok başarılı buluyorum.

* 70'lerde sinema krize girince sahneye çıktınız. Bunu para kazanmak için mi yaptınız, unutulmamak için mi?
Sahneye çıktım ve 28 yıl şarkı söyledim. Ben aslında star bir ailede doğdum. Babam bir dönemin önemli ses sanatçılarından Lütfü Güneri'dir. Dayım Ahmet Üstün, Ankara Radyosu'nun yetiştirdiği çok değerli büyük seslerindendir. Ağabeyim orkestra şefi ve şarkıcı Çetin İnantepe... Onlardan etkilendim. Müzik benim ikinci mesleğim oldu uzun yıllar... Ama şimdi sadece asıl mesleğim olan sinemayla ilgileniyorum.

* Estetik operasyon geçirdiniz mi? Estetik konusunda düşünceniz nedir?
Estetiğin e' sini geçirmedim. Ama görsel bir iş yapıyorum; sinema 'estetik sanatı'dır. Seyirciye ve kendime olan saygımdan dolayı bundan sonrasında bir bozulma bir yıpranma olursa estetik ameliyat olabilirim.
Haberin fotoğrafları