kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Kellenberger fazla konuşmayı sevmiyor. Çok ender röportaj veriyor. Ama örgüt olarak Türkiye’de daimi temsilcilik açmak istiyorlar: "Türkiye stratejik açıdan çok önemli bir ülke. Daimi temsilcilik açmamız hem bölge hem Türkiye hem de bizim yararımıza olacak."

'Irak'tan çekilmemeye karar vermek hayatımın en zor seçimiydi'

Nur BATUR
27.05.2007
Uluslararası Kızılhaç'ın başkanı Jacob Kellenberger'le Boğaz'a nazır bir söyleşi yaptık. Kızılhaç'ın tek patronu, Irak'ta durumun her geçen gün kötüleştiğine dikkat çekti: "Cesetler sokaklarda, insanlar susuz." Tarafsızlık ve bağımsızlıktan taviz vermeyen Kızılhaç, 'insani yardım' olarak yansısa da dünyada birçok kişinin vicdanının da temsilcisi..
Beyaz zemin üstüne kırmızı haç işaretini nerede görürseniz görün, tek bir anlamı vardır. O da silahlı çatışmadır. Yani orada acı, korku ve ölüm kol gezer. Uluslararası Kızılhaç bayrağı nerede dalgalanıyorsa, orada hapishanelerin ve savaş esirlerinin de bulunduğu anlaşılır. Kızılhaç temsilcileri, savaş alanlarına, hapishanelere hiçbir koruma almadan girerler. Ama bu misyonun bedeli, bazen çok ağır olabiliyor. Aynen Çeçenistan'da, Doğu Timor'da ve Bağdat'ta olduğu gibi. 1996'da, Çeçenistan'da gece yarısı uyurken yataklarında katledilen altı temsilci de onlardan. 2003'te Bağdat'ta intihar saldırısında ölen 12 temsilci de. Ama ne olursa olsun, geri çekilmeyip ölümün gölgesi altında çalışmaya devam ediyorlar. Temsilcileri, kimsenin adını bile duymadığı hapishanelere girip öyle raporlar hazırlıyorlar ki, herkesin tüyleri diken diken oluyor. Çünkü bu raporlarla demir parmaklıkların ardındaki tabloyu bütün çıplaklığıyla dünyanın gözleri önüne seriyorlar. Irak'ta Ebu Garip Hapishanesi'nde, çırılçıplak tasmayla gezdirilen Iraklı esirleri rapor edip Amerika'nın prestijini sarsan da onlar, Guantanamo Üssü'nde 'El Kaide teröristi' diye yıllarca yargılanmadan tutulan Afganları koruyan da... Hem de 1.1 milyar İsviçre frangı'ndan oluşan bağış bütçesinin büyük bölümü Washington'dan geldiği halde. Ateş altında binlerce esirin değişimi için kapısı çalınan da onlar. Aynen, 1980'de İran-Irak savaşı devam ederken olduğu gibi. İşte 63 yaşındaki Jacob Kellenberger, böyle bir örgütün zirvesinde oturuyor. Arkasında 140 yıldır yapısı hiç değişmeyen ve sadece 20 İsviçreli'nin oluşturduğu bir yönetim kurulu olmasına rağmen o, bir devlet başkanı kadar güçlü. Kellenberger'le İstanbul'da bir sabah kahvaltısında buluştuk. Uluslararası Kızılhaç Örgütü'nün Başkanı çok ender konuşuyor. Genellikle söyleyeceklerini kapalı kapılar ardında, devlet başkanlarına söylüyor. Hem de çok açık bir şekilde. Kellenberger'in son derece yumuşak bir üslubu var. Ama bu üslup yanıltıcı olmasın. Sözleri kurşun gibi... Başkanla söyleşimize "Siz aslında 30 milyonluk bir ülkeyi yönetiyor gibisiniz," diye başlayınca biraz şaşırdı. "Hiç böyle düşünmemiştim," dedi. Neden mi? Çünkü rakamlara bakınca Uluslararası Kızılhaç Örgütü, geçen yıl 11 milyon insanın su ihtiyacını karşılamış. 2.5 milyon insana hizmet veren hastaneleri desteklemiş. 3 milyon insana acil yardım, 1 milyon insana da gıda yardımı yapmış, 2.6 milyon insanın gıda üretimini desteklemiş. Kellengerber rakamları doğruluyor ama başka bir noktaya da işaret ediyor: "Bu rakamlar aslında dünyada ne kadar çok silahlı çatışma ve dehşet olduğunu gösteriyor. Uluslararası Kızılhaç da küresel bir oyuncu. Nerede silahlı çatışma varsa, çoğu zaman Kızılhaç da var." Örgütün üç temel ilkesi var: Tarafsızlık, bağımsızlık ve gizlilik. "Tarafsızlığınızı nasıl koruyabiliyorsunuz?" diye sordum. Kellenberger "Çok zor değil," diye konuşmaya başladı ve devam etti: "Örneğin Sudan'a bakın! Sudan'da uluslararası toplumun tanıdığı isyancı gruplar da var. Ama biz hiçbir zaman silahlı gruplar arasında siyasi taraf olmuyoruz. Böylece yardıma ve korunmaya ihtiyacı olanlara ulaşma imkânımızı güvence altına alıyoruz. Yani tarafsızlık bize çalışma imkânı veriyor. Tarafsızlığın temel koşulu ise bağımsız olmak."

'KORUMA İSTEMİYORUZ'
Kızılhaç temsilcileri hangi koşulda olursa olsun, koruma kabul etmiyor. Hatta Kellenberger bile, Güney Darfur'da çatışma bölgesine giderken yanına koruma verilmesine karşı çıktı. Neden mi? İşte Kellenberger'in buna ilişkin görüşleri: "Eğer devlet güçleri tarafından korunmayı kabul edersek, diğer tarafın gözünde bağımsız ve tarafsız imajımızı kaybederiz. Bu çok hassas bir denge. Bizim silahlı çatışmanın tarafı olan herkesle diyalog içinde olmamız gerekir. Bu diyalog sayesinde hem varlığımızı hem de faaliyetlerimizi kabul ediyorlar. Bu da bizim güvenliğimizi sağlıyor aslında. Geçen yıl bütün dünyada 2 binden fazla hapishaneyi ziyaret ettik. 500 bin tutukluyla görüştük."
Haberin fotoğrafları