Geçen hafta olan biteni takip etmek için sayfalarca gazete taramaya gerek yok. Hadiseyi üç şarkıyla özetlemek mümkün. My Way'i yeniden hatırladık, Ağrı Dağı ve Masal şarkıları aklımıza siyaset getirir oldu.
Geçen hafta benim için hayli anlamlı şarkılar haftasıydı. Bir kere
My Way yine gündeme geldi. Gazeteci ve medya patronu Ufuk Güldemir, vasiyeti üzerine
My Way ile uğurlandı.
My Way bir ara Başbakan Erdoğan'a da yakıştırılmıştı. Hatta Erdoğan bir Amerikan kanalına röportaj verirken sevdiği şarkılar arasında
My Way'i göstermişti, ya da birileri ona öyle söylemesini tavsiye etmişti tam bilemiyorum.
My Way benim için Çetin Alp'in sesinden dinlediğim ve onun hikâyesine çok yakıştırdığım bir şarkı. Yenikapı'daki Gar Gazinosu'nda kendisiyle yaptığımız röportajın ardından Çetin Alp gayet anlamlı bir biçimde
My Way'i söylemişti. Zaten
My Way öyle bir şarkı ki kim söylese anlamlı oluyor. Anlamsız olduğu bir yer şu ana kadar tarihte pek yok.
My Way aslında Fransızca bir şarkının Fecri Ebcioğlu misali İngilizce söz yazılarak Amerikanlaştırılmış ve bu sayede dünyaya kazandırılmış hali. Biliyorsunuz genellikle bir şeyin dünyada duyulması ve tanınması için önce Amerikanlaşması gerekir. Günümüzde hadise böyle işliyor. Bu tabloda 'Fecri Ebcioğlu' Paul Anka oluyor. Yani sözler ona ait. Ancak şarkıyı ünlü eden isim Frank Sinatra.
FRANSIZCA SÖZLERİ FARKLI
Şarkının orijinaline gelince adı
Comme d'Habitude. Şarkı Claude François (söz) ve Jacques Revaux'ya ait. Ve orijinal şarkının sözleriyle Paul Anka'nın yazdığı ve herkesin ilgilendiği sözler arasında herhangi bir bağlantı yok. Fransızca sözler, sevgilisinin üzerine titreyen, onunla pek görüşemeyen ve hayata hafif depresif yaklaşan bir adamın ağzından dökülüyor. Bu durumu kabullenmiş biri bu adam. Sevgilisi uyurken üzerini örtüp dışarı, gri bir güne adım atıp sigarasını yakıyor. Kaderine razı biri, "comme d'habitude." Yani "her zamanki gibi." 60'ların 70'lerin Fransasını düşünün. Fonda bir de köpekbalığı lakaplı Citroen DS'lerden olduğunu farz edin. Tablo tamamlanıyor. Orijinal şarkının Paul Anka'lı ve Frank Sinatra'lı olandan daha çok hoşuma gittiğini söylemem lazım. Bunun yeni bir versiyonunu (cover yani) bir ara
Abdel Kader isimli şarkıyla hayli zihinleri meşgul eden Khaled, Rachid Taha ve Faudel birlikte seslendirmişlerdi. Harika bir videosu da var. Youtube'a bir girip arayın bakın neler çıkıyor. Bu arada bu klibi Özcan Deniz (ya da yönetmeni) resmen çalmış ve aynısını yapmıştı. Bizde sık görülen bir olaydır, mühim değil, bilginiz olsun diye... İkinci şarkımız İbo'dan.
Ağrı Dağı (
Cano Cano remix). One two three foro diye gidiyor ya, o şarkı işte. Tatlıses önce Urfa'dan bağımsız aday olacaktı şimdi İstanbul'dan Genç Parti adayı oldu. Nasıl olduğunu soranlara "Bir anda oldu, ben de anlamadım," demiş. Artık Cem Uzan mı İbo'yu kandırıyor, İbo mu bizi, yorum sizin.
DUMAN YENİDEN ARAMIZDA
Bir diğer anlamlı şarkı benim açımdan Duman'ın
Masal isimli şarkısı. Şu sıra askerden döndüler ve konser verdiler ya, ben de bir süredir evdeki Duman külliyatını yeniden dolaşıma soktum. Bir kısım CD'yi ve Duman DVD'sini yakın çevreme ciroladım. iPod'u da Duman'a boğdum.
Masal, Duman'ın ikinci albümü
Belki Alışman Lazım'dan bir parça. Albümün yayınlanma tarihi Ekim 2002. Yani 3 Kasım seçimlerinden bir ay önce. Tam siyasiler falan birbirini yerken, vaatler/sallamalar havada uçuşurken yayınlanmış bir albüm.
Masal tam da bu duruma fena halde çakan bir şarkı. "Biri sağdan biri soldan asılınca/Biri yasaya biri kasaya karışınca" diye gidiyor. En baba yeri de nakarat kısmı: "Evvel zaman içinde masal olduk yine..." Hakikaten evvel zaman içinde bir kez daha masal oluyoruz.
Bugünkü Tüm Yazıları
Evvel Zaman İçinde masal oluyoruz yine
Yayın tarihi: 15 Haziran 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/15/cm/tez.html
Tüm hakları saklıdır.